Köşe yazarları başbakanın emrinde değildir!...
Dünyanın hangi ülkesine giderseniz gidin hiç bir gazeteci, köşe yazarı veya gazete patronu başbakanın istekleri doğrultusunda yazı yazmaz. Bizim ülkemiz hariç. Çünkü bizim ülkemizde başbakanımız bütün işleri halletti, her sorunumuz çözüldü. TEKEL işçileri mutlu mesut özlük haklarını alarak evlerine ve işyerlerine geriye döndü. Aklınıza gelebilecek her türlü sorun çözüldü; ama bizim köşe yazarları gavurluk ederek başbakanımızı baltalamaya çalışıyor. E haklı olarak da başbakanımızda meydanlarda ya da ilk mikrofon bulduğu yerde gazete patronlarına: bana bakın siz gazetenin sahibi değil misiniz ne yazacaklarına ne yazmayacaklarına siz karar vereceksiniz diye hiddetli bir konuşma yaparak ülkenin bütün gündemini köşe yazarlarına bir çırpıda çekiverdi. Tabiki gazete patronları bu söylemleri ciddiye aldı mı almadı mı, bu söylemden sonra yazılan köşe yazılarından anlamak mümkün olacaktır. Valla bizim gazetede biz halen istediğimiz gibi yazıyoruz ve gazete patronumuz en azından bana yazılarına dikkat et başbakanımız kızıyor diye bir uyarıda bulunmuyor. Sanıyorum kalemini onuru sayan her gazeteci ve köşe yazarları onurlarını böylesine ucuz söylemlere pabuç bırakmayacak kadar onurlu olup gereken yanıtı köşelerinden vermiştir. Bende yerelde yazı yazmaya çalışan bir gazeteci olarak ancak fırsat bulup konuya ilişkin yazımı yazdım. Sayın başbakan kusura bakmasın; ama ben AKP Hükümetinin doğru yaptıklarını doğru yazmaya, yanlış yazdıklarını da yanlış yaptınız diye eleştirmeye, diğer siyasi partilerinde doğrularını doğru, yanlışlarını yanlış yaptınız diye eleştirmeye devam edeceğim. Gazete patronu da bana derse ki arkadaş sen şu konuda yazı yazamazsın ben o zaman o sözleri ifade eden gazete patronu hakkında da bir başka gazetede yazarak eleştiririm. Bu ülkede faşizm bu kadar aleni mi işliyor? Adolf Hitler ve Mussolini Faşistlerinde bile böylesine keskin söylemler yapılmadı. Faşizm bu kadar aleni uygulanmaya başladıysa ülkemizde vay halimize ki ne vay. Konuyla ilgili olarak en çok ilginç konuşmayı Bülent Arınç yaptı. Onunla ilgili okuduğum haberler aynen şöyle: Bülent Arınç bir gazetecinin,Sayın Başbakan dün il başkanları toplantısında medya patronları ve köşe yazarları ile ilgili sözleri basın meslek kuruluşları tarafından basın özgürlüğüne aykırı bulunarak sansür niteliği taşıdığı gerekçesiyle eleştirildi. Bu konuda bir şey söyler mi siniz? şeklindeki sorusunu şöyle cevapladı: Dün biliyorsunuz AK Parti il başkanları toplantısı vardı. Sayın Başbakan o konuşmayı orada yaptılar. O konuşmayı ben de dinledim. Sizin söylediğiniz istikamette yorumlayanlar var. Pek çok basın mensubu arkadaşımız bunu basın özgürlüğüne karşı görüş olarak yorumladılar.Ben kendisi ile de görüştüm. Sanıyorum bu sözlerini şunun için sarf etti. Bildiğiniz gibi dünya birkaç yıldan beri global bir ekonomik kriz yaşıyor. En yakında komşumuz Yunanistan"ın durumunu görüyorsunuz. İspanya"nın durumunu görüyoruz. ABD"de başlayan sonra Avrupa"ya sıçrayan bu krizin pek çok finans kuruluşlarını batırdığını ,pek çok büyük şirketlerin kapasite daralması sebebiyle reel sektörde büyük sıkıntıya uğradığını hep beraber biliyoruz. Türkiye bu krizi en az zararla atlattı ve bunu başardı. Ancak krizin etkileri bütünüyle geçmiş değil. Sayın Başbakanın şikayeti şudur: Bildiğim kadarıyla, görüştüğümüz kadarıyla. Maalesef özellikle son Türkiye"de yaşanan gelişmeler sebebiyle ,yani bunu bir takım gözaltılar, suçlamalar, işte sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlığında Çankaya Köşkünde yapılan zirve toplantısı. Parlamento da yapılan çalışmalar, tartışmalar. Türkiye"de bir siyasal gerginliğin mevcudiyeti. Bir kısım gazetelerimiz, bir takım köşe yazarlarımız sürekli bu gerginlik ve kriz üzerine yazınca ekonomi bundan olumsuz etkileniyor. Yani şunu rahatlıkla hepimiz görebiliyoruz ki borsadaki inişler yüzde altı buçuk seviyesine vardı. Dolar da yükseliş var. Zaten çok kritik olan ekonomi deki dengeleri bu tür felaket tellallığı sayılabilecek yazılar, çiziler, yorumlar sebebiyle ekonominin zarar görmesi ihtimali sayın Başbakanı da şahsen beni de fevkalade üzüyor, endişeye sevk ediyor. Yani bu basın özgürlüğüne bir darbe veya ona karşı bir müdahale şeklinde yorumlanmamalı. Gazetecilerimiz, basın mensuplarımızın da sorumluluk altında yazılarını yazmalar, yorum yapmaları gerektiğini ifade etmiştir. Hepimiz önce Türkiye"yi düşünmeliyiz. Sadece felaket tellallığı yaparak ekonomiye verilecek zararların, siyasal hayatımıza verilecek zararların elbette önlenemez hale gelmesi hepimizi korkutuyor. Piyasalardaki kritik dengelerin bu tür istikrarsızlığa yol açabilecek bir takım yazılar, sözler ve yorumlarla zarar görmesi ihtimali Sayın Başbakanı böyle bir konuşma yapmaya sevk etmiştir. Yoksa yıllardan beri siyasetçi olarak geçmişte bir Belediye Başkanı olarak basın ile iç içe olmuş ve basın özgürlüğünü herkes den daha fazla savunmuş olan bir Başbakanını doğrudan basın özgürlüğünü hedef almasını hiç kimse düşünmemelidir. Ber her Türk yurttaşı ister basın mensubu olsun, ister başka bir meslek mensubu olsun Türkiye"de ekonomik krize yol açacak bir takım kriz senaryoları üretmekten lütfen vazgeçsin Bu yurt severliğin, vatanseverliğin bir gereğidir. Yoksa basına her zaman ihtiyacımız var. Basın her zaman özgür olmalıdır Doğan Haber Ajansından Fikret Kaptan"ın haberinde okuduğumuz gibi Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç"ın söylemlerinde de çok yaman çelişkiler var. Yakında köşe yazarlarının köşelerinde de başbakanın ve AKP milletvekillerinin ailesi yazarsa hiç şaşırmayın. Çünkü bu ülkede artık olmayacak hiç birşey göremiyorum. Hele de arkasında AKP hükümeti ile yöneticileri varsa. Köşe yazarları da gazetelerinden teker teker alınarak boşta gezdirilirler. Merak ediyorum bundan böyle ülkenin gündemi hangi eften ve püften bir sebeple değiştirilecek. Ve şu gerçeğe ben de artık inanmaya başladım. demek ki ülkenin bütün gündemini ve ekonomisini köşe yazarları tutuyor. Fakat hükümet yetkilileri ne yapıyor bu da ayrıca merak konusu. Saygılarımla!..