LİVA-ÜL HAMD ve BEYT-İ MAMUR –KABE
Birçok insana sordum, bunların içinde Din adamı, dindar, üniversite mezunu, yıllarını okumaya, dinlemeye vermiş birçok insan vardı. “KABE ’nin EHEMMİYETİ NE İDİ.KUTSALLIĞININ SEBEBİ NEDİR “ çoğunluğu kendine göre anlatımlar yapmasına rağmen, Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin 300 yıldır mevcut olan MARİFETNAME adlı kitabındaki esas bilgileri veremedikler iğdi. Bu kitabın 34-35, sayfalarında Kısım 4 de, LİVA-İ MUHAMMED ve BEYT-İ MAMUR bölümünde konu ;
“Ey aziz ! Tefsir ve hadis âlimleri ittifakla diyorlar ki; Cenab-ı Allah Habibi Peygamber (A,S,) Efendimize Liva-ül-Hamd adlı sancağını verecektir. Mahşer gününde Hz,Muhammed in ümmeti bunun altında toplanacak ve peygamberimizin makamına geçip ümmetine şefaatte bulunacaktır. Liva-ül Hamd, halen Cennete olup, sonsuz bir sahrada, Hamd dağı üzerinde dikilmiş bin yıllık yol uzunluğunda çok büyük bir sancaktır. Kabzası beyaz gümüşten ve yeşil zebercedden, ucu kırmızı yakuttandır. Onun üç köşesi vardır. İki köşesinin arası 500 yıllık mesafedir. Sancağın üzerinde her biri nin uzunluğu 500 yıllık mesafe olan üç satır yazılıdır. Birinci satırda “Bismillahir-rahmanir-rahim”. İkinci satır” Lâ ilâhe İllallah” üçüncü satır “Elhamdü-lillahi –rabbil alemin” yazılıdır. Bu büyük sancağın altında 70 bin sancak ve her sancağın altında 70 bin saf melâike vardır. Her safta 70 bin melâike durup Cenab-ı Hakk’ı tespih ederler.
BEYT-İ MAMUR ve KÂBE
Bir de Beyt-ül mamur vardır. Rahmetül firdevs’te kırmızı yakuttan yüksek bir kubbedir. Cenab-ı Allah , Adem (A,S,) Cennetten yeryüzüne indirdiğinde tövbesini kabul etmiş ve ona ikram olarak Beyt-ül mamuru Cennetten yeryüzüne indirip bugünkü Kâbe’nin yerine koymuştur ki. Adem A,S,) için, Cennetin bir yadigarı olup tavaf ve ziyaret etsin. Onun, doğuya ve batıya açılan iki kapısı vardır. İçinde de nurdan iki kandil vardır ki, aydınlata bildikleri yerin tamamı, bugün Kâbe olmuştur. Cenab’ı Hak’kın emriyle 7 kat göklerdeki melekler, nöbetle inip Adem (A.S.) ile birlikte Beyt-ül mamuru tavaf ederlerdi. Beyt-ül mamur, Adem (A.S.) dan sonra Nuh (A.S) kadar yeryüzünde idi. Tufandan önce dünya semasına çıkarılmıştır. Kıyamet gününe kadar burada kalacaktır. Sonra yine Cenneteki eski yerine alınacaktır. Bu gün onun dünyadaki yerinde İbrahim (A.S) ın Cenab-ı Allah’ın emriyle inşa ettiği beyt-i şerif vardır. Eğer Beyt-ül mamur, gökten yere indirilse, yine Kâbe ‘nin üzerine konar. İkisinin arasında kalan yer de Harem-i Şerif olurdu. Bu gün Kâbe duvarının bir köşesinde bulunup öpülen HACER-İ ESVED , Beyt-ül Mamurdan yadigar kalmıştır. O taş, kırmızı yakutken, tufanda Allah’ın emriyle siyah olmuştur. Dünya semasındaki Beyt-ül mamura her gün 70 bin melek girip orda namaz kılarlar. Bunlar bir sınıf meleklerdir. İblis onlardan çıktığından cin olarak da adlandırılırlar. Sayıları o kadar çoktur ki, Beyt-ül mamura bir kere girene, kıyamete kadar bir daha sıra gelmez. “ olarak bilgi verilmiştir. Hayra vesile olması dileğiyle
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.