OMURGASIZ VE ONURSUZ

İnsanı ayakta tutan ana eksen kemiklerden oluşan omurgadır. Ancak insanı şahsiyetli ve onurlu yapan, gerçekte dik tutan şey kemiklerden oluşan omurga değil, ilkeler ve prensiplerdir. Düşüncelerin doğruluğundan oluşan omurgadır.  İnsanları ve kurumları değerli kılan, onurlu kılan şey; ilkeli tavır ve davranışlardır. Onurlu, şahsiyetli ve ahlaklı duruştur.  İnsan ilkeli duruşu sayesinde onurlu ve saygın bir kişilik kazanır. Kemikler insan vücudunu ayakta tutan omurga iken ilkeler ve prensipler ise insan şahsiyetini ayakta tutan omurgadır. İlkeleri olmayan insanlar olaylar karşısında dik duramazlar. Çoğu zaman menfaat, makam, mevki ve para gibi şeyler için eğilip bükülürler. Bazen de korku karşısında iki büklüm olup ezilirler. Boyun eğip şartlara ve güce teslim olurlar. Rüzgâra ve zamana göre şekil değiştirirler. Rüzgârgülü denen şey tam da bu omurgasızlığı tarif etmektedir.

Omurgasız kişilerin hafızası çabuk kaybolur. Olaylarla birlikte sağa sola savrulup dururlar. Belli bir kimlik ve şahsiyet sahibi olamazlar. Hiç kimseye karşı vefa ve sadakat sahibi olamazlar. Kendi menfaatlerinden başka bir şeye bağlı olmazlar. O yüzden menfaatleri bittiğinde kim olursa olsun terk edip bırakıp giderler.  Tek dost kendi nefisleridir. Tek arkadaş kendi menfaatleridir. Hayatlarında belli bir dostluk yoktur.

Oysaki etrafında yaşanan haksızlık ve zulümlere, olumsuzluklara tanıklık edip de karşı durmayanlar bir gün gelir aynı haksızlıkları kendileri de yaşarlar. Zulümden paylarına düşeni acı bir şekilde alıp yaşarlar. Zulüm sırası onlara geldiğinde kendilerinden çıkacak bir ses, bir cesaret bulmadıkları gibi, etraflarında da bir kimse bulamazlar. Omurgasızlık insanı esir eder, önce kendi nefsine ve tutkularına esir olur, sonra da güç ve yetki kimin elinde ise ona esir olurlar. Omurgasız hayvanlar gibi hep sürünüp dururlar. Bir türlü doğrulup adam gibi yaşamayı beceremezler.

Haksızlık karşısında susmak onu kabullenmektir. Haksızlığa itiraz etmemek dünyanın en soysuz duruşu, en kötü hareketidir. Omurgalı, onurlu insan kime yapılırsa yapılsın her zaman zulüm ve haksızlık karşısında dik duran insandır. İtiraz edip o durumu düzeltmeye çalışan insandır. Omurgasızlık ise hataya, yanlışa, zulme ve haksızlığa tanık olduğu halde itiraz etmeyip sessiz kalan sünepe insandır.  İnsan aklının merkeze yerleştirilip vahyin kenara itildiği günümüzde omurgasız insanlar onurlarını da yitirirler. Omurgasız insanlar bir gün onurlarını kaybettiklerinde ona bahane bulmaya çalışan insanlardır. Her hatada bir hikmet, bir neden bulup kendilerini haklı veya doğru göstermeye çalışan insanlardır.  Kendi hallerini kendilerine ilmihal haline getirenler vahiy kültüründen uzaklaştıklarını anlayamazlar.

İnsan hafızası bir dünya gibidir. İnsan zihni ise tarihin bir arşivi gibidir. Önemli olayları, kişileri ve bilgileri kaydeder. Önemsizleri es geçer. Omurgasızları tarih kaydetmemiştir. İslam sadece züht değil daha çok cihattır. Onur ve izzet ancak cihatla birlikte kazanılan bir özelliktir. İslam hem merhamet hem de zulme başkaldırıdır. Hem itaat hem de isyandır. Hem sevgi hem nefrettir. Kötülük ve zulümden nefret etmektir. İslam Müslümanların haksızlıklar karşısında susmasını ve susturulmasını, ezilmesini ve ezdirilmesini istemez. Onursuz ve omurgasız hallerini kendilerine ilham haline getirenler sapkınlığa düşmüş önderlerin peşinden giden zavallı insanlardır.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsmail Okutan Arşivi
SON YAZILAR