Paranoyak hareketler

Psikolojik sorunu olan kişi korktuğu şeylerin kurgusunu önce kafasında kurar, ardından da en ufak bir olayı öylesine büyütür ki sormayın gitsin. Bu durumun en kötü olan tarafı ise, sorunlu olan kişilerin hasta olduklarını kabul etmemeleridir. Evinin kazayla yanacağı konusunda kafasında kurgu yapan bu tür bir insan, ne çakmağa tahammül eder ne de kibrite.  Değil bunları evinde bulundurmaya adından söz edilmesini dahi kaldıramaz. Birisinin elinde çakmak görse evini yakmaya geliyor zanneder.
Son günlerde Mersin"in Tarsus İlçesi"nde mini etekli oldukları gerekçesiyle 2 kız öğrenciye şırıngayla asit sanılan sıvının sıkılması, ardından 3 kadına daha benzer saldırının gerçekleştirilmesi ham bir korku içerisinde bulunan insanları harekete geçirdi. Bu saldırıyı yapan kişi şırıngalarla yakalandı yakalanmasına ancak, toplumdaki kendi kendine oluşturdukları korku psikolojisini yenemeyen insanları da bayağı tedirgin etti. 
Türkiye Cumhuriyeti gibi yüzde 95"i Müslüman olan bir ülkede ilmihal yüzü görmeyen, kendi yarattıkları sanal korkuların gölgesinde yaşayan bazı kesimler bu olay üzerine feryat figan etmeye başladı. Fırsatı ganimet bilen birçok yayın kuruluşunda da inanç sahibi insanlar, bu olay nedeniyle yobaz, kafa kesici, gerici, mahalle baskısı yapan insanlar olarak gösterilmeye çalışıldı. Psikolojik bir bozukluk içerinde bulunan bir kişinin yaptığı münferit bir hareketle inanan insanlar bastırılmaya çalışıldı ve çalışılıyor.
Hâlbuki Tarsus Kaymakam Abdulhamit Erguvan olayla ilgili yaptığı açıklamada “Saldırganın ailesinde şu ana kadar kapalı bir kimse saptanmadı. Dengesiz davranışları var. Saldırıları neden yaptığı konusunda da çelişkili ifadeler veriyor. Bu da gösteriyor ki psikolojik sorunları var” dedi. Mersin Valisi Aksoy, ise sıvının kezzap olmadığını aküde kullanılan bir asit türü olduğunu açıkladı.
Ne yazık ki, böylesi münferit bir olaya yıllardır kendilerinin uydurduğu ve sadece kendileri gibilerin inandığı bir İslamiyet inancına sahip olanlar sazanlama atlamışlardır. Kafalarında oluşturdukları korku senaryolarını canlandırmışlardır. Korkularının gerçek olduğuna inanan ve başkalarının da buna inanmasını isteyenler, maksadın hasıl olması için yaptıkları laf kalabalıklarıyla inanan insanlarımızı rencide eder hale gelmişlerdir. Mahalle baskısı yapılıyor yönünde birçok söylentiyi etrafa yayarak, yaptıkları safsatalara orduyu da dahil etmeye kalkmışlardır.
Halbuki bu ülkede psikolojik sorunu olmayan kimsenin, kimseyle derdi yoktur. Başı açık olan ile başı kapalı olan gayet iyi arkadaş olabilmekte, namaz kılan ile kılmayan kimse dostluk kurabilmektedir. Kimse de kimseye sen namaz kılmıyorsun seninle ben dost olamam, senin başın açık seninle görüşemem demiyor. Olan varsa da dediğim gibi ufak tefek münferit olaylar.
Şu da bir gerçek ki, bu ülkenin karikatür dergilerinde sakal bırakanlar, namaz kılanlar canavar gibi çizilebiliyor. Bu karikatürlere bakıp bakıp birtakım insanlar gülebiliyor. İnsanların bilinçaltına aslı astarı olmayan İslamiyet korkusu sistematik bir şekilde aşılanabiliyor. Çeşitli yollarla aşılanan bu fikirlerin etkisinde kalanlar gazete köşelerinde, inanan insanları rencide edici birçok yazı yazılabiliyor. Her gün milyonlarca kişinin rencide edildiği bir ülkede bu da yetmiyor, bir takım mecnunların yaptığı olaylar inanan kesimin üzerine kara bir leke gibi atılmaya çalışılıyor.
Unutulmamalı ki, etki ne ise tepki de o olur. Kimse kendi paranoyası uğruna başkalarına çamur atma arayışı içerisinde olmamalı. Kafasında yarattığı korkuları gerçek zannetmemeli. Aksi takdirde oluşacak kutuplaşma hiç kimseye yarar sağlamaz. Türkiye Cumhuriyeti değil şırıngalarla, toplarla füzelerle yıkılmaz. Bu ülkenin ordusunu da öyle paranoyak vahametlere kapılacak kişiler yönetmiyor. Boşu boşunuza korkularınızı büyüterek, kendinize eziyet etmeyin. Hayattan tat almasını bilin ki, başkaları da hayattan tat alsın. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi
SON YAZILAR