SIRA SANA GELMEDEN ???
^^BİZİ İÇERİ ATTIRAN DERİN GÜÇLERİ BİLİYORUZ .
ŞİMDİ SIRA BAŞBAKANDA ^^
28 aralık 2012 ---SONER YALÇIN
Biz ve ötekiler veya ne desem bilmem ki
bizim cemaat ten yada öteki cemaatten
Yandaş veya karşıt algısı,bir ötekileştirmedir gidiyor ,
İnsanımız şu anda farklılıkların eşitsizlik doğurduğunu, gücü elinde olanın ayrıcalıklı olduğunu, keyfiliğin haklardan yararlanmada düzensizlik meydana getirdiğini,ve bu durum neticesinde endişe içinde ve bu endişe sonucunda kamu düzeni ve hukuk kurallarının uygulaması yapılırken kendisinin adli vakalara yaklaşımı çok büyük çelişki ve korku içinde olduğunu düşünüyor
İnsanlar; bazı insanların bazılarından daha ayrıcalıklı olmasını önlemek için de hukuk kurallarını, adil yargılamayı, kanun önünde eşitliği, masumiyet ilkesini, suçsuz ceza olmaz ilkesi benimsemiştir.
Bunun sonucu olarak hukuk devleti kavramını benimseyerek, anayasa ve yasalarla siyasi iktidarın, sermaye sahiplerinin halk yığınlarını istismarını önlemeye çalışmışlardır.
Çağın gereği; anayasal devlet, hukuk devletidir.
Demokrasi, ayrıcalıkların olmadığı herkesin eşit olduğu hukuk devleti varsa anlamlı sistemdir.
Yani kendince hukuk yorumu yapanlar mutlaka yandaş ,kavramının tuzaklarına kapılırlar
Demokrasi; yöneticilerin halk tarafından belli süreyle seçmesi ve değiştirebilmesi iken, hukuk devleti; kişi sınıf ve zümre ayrımcılığının olmadığı herkesin her vatandaşın doğuştan eşit haklara sahip olduğu temeline dayanır.
Bunun içinde kuvvetler ayrılığı anlayışı ile yargı bağımsızlığı esas alınmıştır.
Tarihler boyunca yargıyı istediği gibi kullanan siyasi iktidarlar , her zaman hukukta muhaliflere adalet hakkı tanımadan yeni haksızlıklar yaratmıştır.
Bunu da hukuk düzeni içerisinde kendisine yakın ve yandaş yasalar çıkartarak
Ne adına?
Mesela ideoloji,
mesela Din adına,cemaat ,meshep
adına haksızlıklar yapılmıştır, yapılmaktadır.
Gücün iktidarın ve yasa yapma erkinin kendine has siyasal iktidarların hukukunun olduğu yerde zulüm ve işkence vardır sanıktan mahkum yaratma sanıktan hükümlü yaratma eğilimi vardır.
Hukuk başka şeydir,
yasa çıkartmak başka şeydir.
Hukuk, yasayı belirler.
Yasa, hukuku belirlemez.
Bir yasa çıkarıldığında bu hukuk olmaz, kişiye veya iktidara veya zümreye cemaate yakın ve yandaş yasal düzenleme olur.
Türkiye'de bugün; hukuk devleti mi,
yargı bağımsızlığı mı
çoğunluk despotizmi mi var hala bilinmiyor
siyasi iktidarın yargı gücünü de kullandığı, bunun için yasal düzenlemeler yaparak yargı erkini emrine aldığı şeklinde halk arasında yaygın bir kanaat oluşmuştur.
hele hele cemaatlerin tarikatların ve siyasal ideolojilerin içine sızdığı söylenen yargı yeri geldiğinde mevcut iktidarı kendi rayına oturtacak donelere sahiptir
bu konuda en çok tartışılan kurumlardan yargı daha çok yıpratılmadan cemaat siyaset- ticaret üçgeninden ayrıştırılarak bağımsızlaştırıp özerk haline getirilmelidir .
Özel yetkili mahkemelere verilen yetkiler, normal, olağan bir hukukun çok üstündedir. Bu mahkemelerle; hukukun temel ilkeleriyle bağdaşmayan düzenlemelere gidilmiştir. Yani Türkiye'de siyasi iktidar gücü; hukuk devleti değil yasa devleti olmayı tercih etmiştir.
Özel mahkemelerde olması gereken yetkiler; hukukun temel ilkelerine dayanmalıdır.
Bunlar;
-suçsuzluk karinesi ilkesi
-kuşkudan sanık yararlanır ilkesi
-silahların eşitliği ilkesi
-adil yargılanma ilkesidir
Hukuk devletinde; kimseye olağanüstü, hukukun olması gerektiğini söylediğinin dışında yetkiler verilemez. Verildiğinde başka güç merkezleri oluşur, hukuk ortadan kalkar.
Yasalar; hukukun hizmetinde olmalı. Hukuku kimse kullanmamalı. Sonuçta yasal bir düzenleme yaparsınız ama bu hukuka uygun olmaz,Hukukun amacı; düzeni ve adaleti sağlamak demektir.
Adalet, yasanın emrine girmişse o zaman görünüşte bir adalet vardır.
Hukukla ilgisi olmaz, görünüşte hukuktur.
Hiç kimseye, olağanüstü, hukukun olması gerektiğini söylediğinin dışında, yetkiler verilmemelidir.
Verilirse, hukuk ortadan kaldırılmış olur.
Korkarak, ürkerek, duygusallığa kapılarak hukuk oluşturulmamalıdır.
Yasa çıkarırsınız ama artık o hukuk değildir,
iktidar gücünün korku aracıdır.
Yaşanan ve yaşatılan sıkıntılar, toplumda hemen herkesi rahatsız edici bir boyuta gelmiştir.
Keyfi yandaşı koruma ve kollama, muhalifi sindirme susturma, hak almadan mahrum etme anlayışı; adalet sistemini, yargı sistemini bunaltmış, yargıya olan güveni sarsmıştır.
Oysa yargı; güçsüzlerin sığınacağı limandır.
Hak arayan ya da haksızlığa uğrayan insanlar, adaletin tarafsız ve yansız sağlanması ile rahatlamalıdır.
^^Sıra sana gelmeden ^^ Uygulamalardan ve sıkıntılardan ders alınmalıdır.
Güçlünün güçsüze yapacağı en büyük kötülük, adalet adına adaletsizlik yapmasıdır.
Saygılarımla ,,