Cumhuriyet Halk Partisi tarafından “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” adıyla düzenlenen miting, hem katılım açısından hem de verilen mesajlar bakımından dikkat çekici bir etkinlik oldu.

Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi atmosferi anlamak ve toplumsal dinamikleri okumak açısından, bu mitingi tarafsız bir gözle değerlendirmek faydalı olacaktır.

Her şeyden önce mitingin düzenlendiği yerin anlamı oldukça güçlüydü.

Samsun, Türk Kurtuluş Mücadelesi’nin başladığı şehir olarak tarihsel bir sembole sahip.

Dolayısıyla “irade” ve “demokrasi” vurgusuyla yapılan bir etkinliğin bu şehirde yapılması, bilinçli bir tercih olarak değerlendirilebilir.

Katılımcı profiline baktığımızda sadece Samsun'dan değil, çevre illerden de yoğun bir katılımın olduğunu görüyoruz.

Giresun, Trabzon, Ordu, Sinop, Tokat, Amasya, Çorum ve Rize gibi Karadeniz Bölgesi'nin farklı şehirlerinden gelen vatandaşlar, miting alanındaki kalabalığın bölgesel değil, daha geniş çaplı bir dayanışmanın sonucu olduğunu gösterdi.

Katılımın çok çeşitli olması, mitingin bir parti faaliyeti olmanın ötesine geçerek toplumsal bir tepki zeminine dönüşmeye başladığını gösteriyor.

Miting, saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başladı.

Alandaki kalabalık, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” gibi sloganlarla birlik ve dayanışma mesajları verdi.

Bu tür sloganlar, siyasal söylemlerden çok daha güçlü bir toplumsal duyguya işaret ediyor.

Siyasetin ötesinde, halkın kendini ifade ettiği bir zemine dönüşüyor.

Etkinlikte çeşitli siyasi isimler konuşmalar yaptı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Parti Meclisi Üyesi Berkay Gezgin, Samsun Milletvekili Murat Çan, Atakum Belediye Başkanı Serhat Türkel ve CHP Samsun İl Başkanı Mehmet Özdağ bu isimler arasında yer aldı.

Konuşmaların ortak paydası, halkın iradesine müdahaleye karşı durmak ve demokratik süreçlere sahip çıkmak oldu.

Özgür Özel’in konuşması, sert eleştiriler barındırsa da temel olarak seçmenin oy hakkına, adalet sistemine ve demokratik normlara duyulan hassasiyeti dile getirme amacı taşıyordu.

Özel, erken seçim çağrısını yineleyerek, “Türkiye’yi devleti suç örgütü gibi yöneten bir yapıdan kurtaracağız” ifadelerini kullandı.

Bu sözler, toplumsal eleştirinin yükseldiği bir dönemde yapılan bir çıkış olarak yorumlanabilir.

Mitingde dikkat çeken bir diğer unsur ise İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gönderdiği mektubun okunmasıydı.

Mektubu, CHP Samsun İl Başkanı Mehmet Özdağ okudu.

İmamoğlu, mektubunda Samsun’un tarihsel önemine vurgu yaptıktan sonra, "Bugün ülkemiz tek adamın egemenliğine dayanan bir sistemin çöküş dönemini yaşıyor" sözleriyle günümüz siyasi yapısını eleştirdi.

“Biz bu yola ya adalet ya esaret diye çıkıyoruz” cümlesi ise mektubun temel duygusunu özetliyordu.

Mitingde ayrıca, Ekrem İmamoğlu'nun özgürlüğü için imza stantları kuruldu ve vatandaşlar bu çağrıya destek verdi.

Bu uygulama, mitingin pasif bir dinleyici topluluğu yaratmak yerine, katılımcıların doğrudan sürece dâhil olmasını sağlayan aktif bir yurttaşlık örneği olarak dikkat çekti.

Tüm bu unsurlar bir araya geldiğinde, Samsun’daki bu miting; demokratik tepkilerin barışçıl, kalabalık ve disiplinli bir şekilde ifade edildiği, aynı zamanda toplumsal taleplerin siyaset kurumuna yöneltildiği bir platform halini aldı.

Mitingin ana mesajı; adalet, demokrasi, seçim hakkı ve halk iradesinin korunmasıydı.

Bu tür etkinlikler, siyasi görüşlerden bağımsız olarak değerlendirildiğinde, bir toplumun demokrasisine ne derece sahip çıktığını gösteren barometrelerdir.

Toplumun farklı kesimlerinin aynı çatı altında bir araya gelip taleplerini dile getirebilmesi, demokrasinin sağlıklı işleyişi adına önemli göstergelerdendir.

Sonuç olarak, Samsun’daki miting, Türkiye’nin mevcut toplumsal ve siyasi atmosferinde önemli bir gösterge niteliği taşıyor.

Katılımcı profili, yapılan konuşmalar, verilen mesajlar ve mitingin yapıldığı yerin sembolik anlamı bir araya geldiğinde, bu etkinlik sadece bir siyasi partinin organizasyonu olmaktan çıkıp, çok daha geniş bir toplumsal ifade biçimine dönüşmüş durumda.