Sofrada Düşman Var!

Yaşantımızda sürekli muhtaç olduğumuz şeyler vardır. Mesela kahvaltı yapmak, yemek tüketmek gibi. Bu olmadan olmaz! Bünyemiz, ve gelişimimiz için şarttır. Şimdi bir de bakıyorum ki, dünyanın unutulmuş bir tarafında açlar yaşıyor. Dünyada bu tok ve aç ayrımına neden olan sebeplerden bazıları ilgisizlik ve paylaşmamak. Bunu da bencil insanlar uygular. Bu da bir savaş türüdür çünkü. Yani psikolojik dengesizliğin ve cimriliğin bozuk bedenlerde ve beyinlerde toplanmasından kaynaklanan bir durum bu.
Ben doyduğumda şükretmesini de bilirim mesela. Ama gördüklerim beni "tok olduğumdan" dolayı "utandırıyor" bazen. Bol keseden atmak için insanları açlıkla terbiye etmeye çalışanlar var. İyi de, onlar kim ki rızk konusunda kendilerini babalaştırıyorlar?
Daha detaylı anlatabilmek için savaşı örnek alalım. Savaşın tok olduğunu hiç görmedim! O savaş dediğimiz hastalık kendisini masumların kanıyla ve ölüsüyle doyurdu durdu. Bu hala devam etmekte. Günden güne yemek yiyebilmenin hayalini kuran çocuklar savaşın miğdesinde tuzlu bir kurabiyeyi oluşturuyor.
Bu çok yazık! İştahımı kaçıran düşüncelerden birisi bu! Savaş nedense hep tok, ama masumlar, açlar bazı şımarıkların burun kıvırdığı yemeklere muhtaçlar. Onlar ekmeğe, buğdaya, pirince ve suya hasret yaşıyorlar. Daha doğrusu yaşamak da değil, ölüyorlar açlıktan! Böyle düzensiz ve ilgisiz bir dünya olmaz. Böyle bir medeniyet ve unutkanlık hiç olmaz. Bizim babalarımız, annelerimiz böyle değildi! BİZİM NE HADDİMİZE onların yapmadıklarını yapmak!?
Karşımda rezil bir ibret tablosu var. Bir tarafta şımarık savaş düşkünleri, diğer tarafta yenilmiş ve tükenmek üzere olan açlar! Günden güne hırs yükselirken, o masumlar azalıyor. Kimisi çöp yerken diğeri de evinde bulunanın yarısından fazlasını atıyor. Hatta sokakta gördükleri açlarla bile dalga geçiyorlar, küçümsüyorlar.

Size şu kadarını söyleyeyim. O insanlar daha çok yaşamış ve görmüş olabilirler. Onları hor gören insanlarsa zorluk yaşamadıkları için zayıftırlar. Ve zorluk görmeden başkalarının hayati kayıplarıyla dalga geçerken, önce kendilerine bir baksınlar. Bu hayatta kim kime ne yapmış, kim kime yardım etmiş. Onlar insan olduklarını düşünebilir, ama bir elim yağda ötekisi balda düşüncesiyle kimse insan sayılmaz. İki gözümüz varken kimsenin körü oynamaya hakkı yok!
Uyanın! Küresel ısınma var, kriz var! İnsanlar bir gram su için birbirini parçalayacak. Buna neden olanlar da belli! Asıl tepkim onlara. Asıl korkaklar, hak yiyen de onlar. Aç bırakılan insan gelişmez! Zaten savaşın anlamı da bu. Belirli tarafları hakkından etmek isterler. Bu konuda da o insanları aç bırakarak, onların gelişme imkanlarını yok ettiler. Korktular bazı beyinlerin büyüklüğü onlarınkinden daha büyük olacak diye.
Bunu aynı zamanda taht sevdalıları yapıyor! Ama ben oyumu açların da doyabilmesi ve mutlu olabilmeler için kullanıyorum.
Beni şekerle kandırmayın, yemezler!

Büyük sözü dinleyin bari. Ne demişti rahmetli Barış Manço "Dıral Dede'nin Düdüğü" parçasında:

Hele destur maşallah bu ne iştah böyle
Hele destur yetim hakkı yemedin mi söyle
Hele destur gözümüz yok afiyet şeker olsun
Ama paylaş, gel beni dinle, gariplerin karnı doysun

Aç gözünü daha vakit erken gör şeytanı gör dediğini
Bir kulak ver de dinle sağır sultanın duyduğunu
Sen öyle devekuşu gibi şaşkın şaşkın bakınırsan
Birgün duyarsın elbet Dıral dedenin düdüğünü

Barış ve Sevgi dileklerimle

Tolga Yavuz

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi
SON YAZILAR