Dursen Özalemdar

SUÇ SENDROMU

Ülkemizde SUÇ olarak ortaya çıkan görünür olaylara baktığımızda, nerde ise SUÇA BULAŞMAYAN çok az insan ve kurumun kaldığıdır. Bu görünürlük halinin yanında, görüntülüne meyen daha nice SUÇ çeşitlerinin mevcudiyetine rağmen, henüz belgelenemediğidir.

İnsan yetiştirilmesinde ki yanlışlıkların, ortaya çıkardığı durumun arzu edilir tarafının olmadığıdır. Tatminsiz insan tiplerinin suça meyilliliği, daha çok dünyalık elde etme sevdaları,  elbette ki fert’in kendine has  bir hali olurken, bu halin oluşmasındaki diğer elemanların da dikkatle izlenmesini gerektirmektedir.

Ülkemizi ve insanımızı kaosa atmak isteyenler, yıllarca MADDECİ-MATERYALİST bencil insan tipleri üreterek, bir taraftan da, Lüx ve İSRAFI Basın, Yayın ve Medya aracılığı ile telkin ederek,  SUÇ ve SUÇLULUĞU tahsil seviyesine göre, CAHİLLERDEN alarak OKUMUŞLARA aktarmışlardır.  Okumuş ve yetkili makamlarda yer almış, ellerindeki yetki nispetine göre,  SUÇ İŞLEYEN insan tiplerini öne çıkarmışlardır.

SUÇLARIN türlerine baktığımızda, Parlementer seviyeden, en alttaki yetkiliye kadar, SUÇA bulaşıldığı, Şehrimiz ve ülkemizde yapılan operasyonlar, gözaltına alınanlar, tutuklananlar ‘a kadar nice kurum insanının ADLİYE MERDİVENLERİNİ aşındırdığıdır.

Konuya geniş açıdan baktığımızda, olayların iki mesele halinde şekillendiği görürüz. En önemli meselenin eğitim de, İNANÇLI insan tipi yetiştirilmesinde noksanlık. İkincisi, SÜÇLULUGU ÖNLEYEMEYEN  KANUNLAR DIR.

Satır başı yapmamız gereken bu iki hususun açılımı yapıldığında. Gerçek manada dini ve milli inanca sahip olmayan birçok insanın, haksız menfaat temin etmeyi sakıncalı görmedikleri,  ellerindeki imkân nispetlerinde YOLSUZLUK yaptıkları görülmektedir. Göze batan yolsuzluğun tarifini yaptığımızda,  “Tüyü bitmemiş yetim hakkı diye “ isimlendirilen, KAMUYA AİT bir hakkın zayi edilmesi, gereksiz yere israf edilmesi, zimmetine geçirilmesi olayıdır ki, bir A4 kağıdı ndan, kalemine, elektrik’ine, suyuna, sabununa, mesaisi ile her hali içermektedir.

Akşama kadar, bilgisayar ekranında oyun oynayıp, iş bitmedi diye MESAİYE kalan, hafta sonlarını MESAİ ile geçiren nice insanın varlığına rağmen, aldıkları HARAM paraları yiyebilen insanların elbette ki HARAMİYETLERİ daha da ileri boyuta taşıma eyleminde olacaklarıdır.

Kurumlardaki israfın, Yolsuzluk boyutu ise, Mobilya, Mefruşat değişimi, Geçici görevler, Kalorifer’e rağmen, masa altlarındaki ELEKTRİK SOBALARI, MÜBAYACILARIN durumu, Müfettişlerin TEFTİŞ usullerindeki formaliteye bağlı evrak incelemeleri. Bankamatik personel. İş görmeyen,  65 yaşını bekleyen Memurlar. ve daha birçok şekilleri ile sıralanırken. Görünmeyen daha nice işler in varlığıdır. !

BDP li belediyelerin TERÖRİST leri işe almaları, bu elemanların her türlü eylemde kullanılmaları son olaylara basına yansırken, Devletin bekası için diğer yolsuzluklarda da gereken hassasiyetin gösterilmesi kaçınılmazdır. Kanunlardaki ağır müeyyidelerin CAYDIRICILIK unsuru ön plana çıkarken, her insana bir polis tahsis etseniz de, insanları vicdanen eğitmedikçe, kontrol altına almanın imkânsız olacağıdır.

(sendrom ,  Birbirleriyle ilişkisiz gibi görünen, ancak bir araya geldiklerinde tek bir olgu olarak kendini gösteren bulgular. )