Tank Gibi Geçiyor İçimden Filistin Acıları

Senin için acı çekmek bir ibadettir ey Filistin.  Gözlerim seyre dalıp baka kaldı öyle, göğündeki yıldızlarını.  Tanklara taş atan çocukların taşları değiyor kalbime. İçimden tank gibi geçiyor acıların. Acıların taş gibi oturup içime, yaralarımı onarılmaz hale getiriyor artık. Yeryüzündeki tüm acılar atandı içime. Hep bıraktığım yerdesin Ey Filistin. İçimdeki boşluk acılarınla damla damla dolarken, seni özlüyorum her zaman Ey Filistin. Sevince dönüşen hüznün son çırpınışlarıdır bu acılar.  Tanklara taş atan çocukların enerjisiyle, mücadelesiyle aydınlandı yeryüzünün karanlık tarafları.  Aynı acıları içime çekerken, özgürlük kokusunu alıyorum.  Nefesin doldu ciğerlerime ey Filistin. Nefesin nergis kokusunu doldurdu içime. Gözlerimden yaşlar aktı öyle. Acılara sarıp yatırıyorsun her gün evlatlarını. Bu acılar olgunlaştırıp özgürleştiriyor ruhunu. Bil ki Gazze'ye atılan füzeler içime düşüyor.

         Senin acılarını çekip ciğerlerime almak, öylece nefes almak özgürleştiriyor, hafifleştiriyor bedenimi. Har sabah seni düşünüp hayata gözlerini açmak ne güzel şeydir öyle. Ah ne güzeldir düşünce denizinde boğulup ölmek. Öldükçe yeniden dirilip seni biraz daha özlemek ne güzeldir. Senin derdinle yanıp pişmek ne güzeldir.  Aşk dediğin seni yaşamaktır, acılarını çekmektir içine ey Filistin. Hasretin metaforuna düştüm; içimi yakıp pişirdin, acıları taşıyabilecek şekilde konumlandırdın kalbimi. Vücudumun organları sessizce paylaşıyorlar acılarını. Kişi acı çekiyorsa söz söyleme hakkına sahiptir. Adamlık acı çekmekten geçer. Acıyı çekmek ve acıyla adamlığını pekiştirmek önemlidir bizim için. Sonuç alıcı bir direniş için acıya ve özgürlüğe inanmak gerekir. Acı çekmek, peşinden özgürlüğü de sürükler.


        Seni bağrıma basıp içime almak istiyorum. Oysa üşüyen bedenimi sen ısıtıp kurtarıyorsun. Acıların kurtarıyor kalbimi boş kalmaktan.  Acılarınla beyazlaşan saçlarımı tararken, akıp giden ırmakta yüzdürüyorum ruhumu.  Duyarsız zamana çatıyorum.  Kurak gözlerle ağlayıp seni düşlüyorum her sabah.  Her çırpınışta bir düşüş yaşadın. Senin üzerine kuruldu tarih boyunca dünyanın dengeleri. Her ayette gizlidir senin kurtuluş umudun. Elbette ki Rabbin seni bırakmadı ve sana darılmadı. Tarif etmekte zorlanıyorum içimdeki çileyi. Her çile sana götürüyor ruhumu. Her hasret yol açıyor sana doğru. Bu hasret ile bu çile ile bu acı ile ölüme bile gülümserim. Tank gibi geçiyor acıların içimden. Rüzgârın esip gürlediği yerde başlıyor her sabah acılarım. Ruhum her zaman seninle buluşmak istediğim yerde nöbet bekliyor. Yüreğimle beklemekteyim senin yolunu. Yürek yanmadan gözyaşları akmaz. Benim yüreğim yanıyor her gün.

       Duygular peş peşe asker gibi durmalı ki kimse acıyı zalimlere peşkeş çekmesin,  kalpte durdurabilsin. Kişi tanka karşı tank gibi durabilsin. Şair Erdem Beyazıt'ın dediği gibi kalp bir savaşçıdır. Kalbi savaşçı yapan şey de; acılar, duygular, iman ve hasrettir.  Yine şairin dediği gibi acıyı da bir gün vururlarsa şaşmamak gerekir. Çünkü vurmadıkları tek şey acıdır. Acıyı vurmak da öyle kolay bir şey değildir. Çünkü acıyı vurmak için önce topyekûn insanlığı vurmak gerekir. İnsanın içinden kalbini söküp atmak gerekir.

      İçim öfke dolu. Tank mermisi, cop, füze, işkence, misket bombası hiçbir şey tesir etmez kalbime. Her gün tank sesleriyle, bomba sesleriyle uyanmak kolay değildir elbette. Bunun için acıları yüreğine bastırarak yaşamak gerekir. Daha doğrusu Filistin gibi yaşamak gerekir. Tüm ağulu acıları içine çekip bir trajedi gibi yaşamak gerekir. İşte Filistin acıları öyle bir trajedinin adıdır. Ne hazindir ki öfke gösterilerinden başka bir şey yapamıyorum ve benim öfke selimle işgal sona ermiyor. Şu gerçeği de söylemek gerekir ki; bu ülkeye her şey dışarıdan geliyor, acılar da dışarıdan geliyor. İslam dünyasının her tarafından acılar yağıyor üzerimize. Ve biz yerimizde oturup bol bol direniş edebiyatı yaparak haykırıp duruyoruz. Filistin bizim için bir acı efsanesidir ama biz Filistin için, ne hikmetse dünyanın diğer direniş ve işgal bölgelerinde olduğu gibi ölümüne destek veremedik hiçbir zaman. Üstelik Müslümanların nefret ve öfkede en ön sıraya koydukları Yahudilere karşı doğrudan çarpışma ve direniş hattı olacağı halde Müslümanlar Filistin'e sadece ayni ve nakdi yardımlarla yetindiler. Ama onun acısını da hep baş tacı ettiler.  Fakat acı çekmek tek başına kurtuluşu sağlamıyor. Kurtuluşu sağlayacak olan şey en az acı kadar mücadeleyi de içselleştirmektir. Mehmet Akif'in dediği gibi, dünyanın her tarafındaki Müslümanların toplu vurursa sineleri onu Yahudi'nin topları sindiremez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsmail Okutan Arşivi
SON YAZILAR