Temel Hak İhlallerine Karşı Mücadele Taleplerimiz Nelerdir?
Taşeron şirketlerdeki güvencesiz çalışma koşullarından sorumlu tutulacak unsurlar bir kaç ayrı düzlemde oluşmaktadır.
DEVLETİN SORUMLULUĞU
Kamusal sağlık hizmetleri, tanımı gereği kamu çıkarını temel almalıdır. Sağlık hizmetlerine kamusal nitelik kazandıran birinci temel unsur, sağlık hizmetlerine tüm yurttaşların, kamusal kanallarla eşit ve ücretsiz bir biçimde ulaşmalarını sağlamaya yönelik olmasıdır. Oysa kamu açıklarını kapatmak için sağlık hizmetlerine bütçeden ayrılan payın azaltılması, kamu sağlık birimlerinin hizmetlerini ücretlendirmeleri ve bu yolla sağlanan döner sermayenin başlıca finansman aracı haline getirilmesi bu amacın bir kenara bırakılmasıdır. Bu uygulama sağlık hizmetlerinin gelir beklentisine göre verilmesine neden olmakta; kamu yararı ikinci plana düşmektedir. Bir hizmete kamu hizmeti niteliği kazandıran ikinci unsur, bu hizmetleri veren personelin insan onuruna uygun koşullarda çalıştırılmalarıdır. Anayasada ve yasalarda belirlenen temel insan haklarının uygulanmasından, işçilerin maddi ve manevi gelişimini sağlayacak koşulların yaratılmasından elde edilen kamu yararı, kamu kurumunun gelir-gider açığının üzerinde bir değer taşımaktadır. Bu yolla devlet istihdam ilişkilerinde temel toplumsal standartların uygulanmasına ve geliştirilmesine destek olur. Bu standartların desteklenmesi, ülkenin bir ucuz emek cenneti haline getirilmesinin ve halkın yoksullaşmasının önüne geçilmesi için öncelikli bir yer tutmaktadır. Kamu kurumlarında personel istihdamı politikasını sadece maliyete indirgeyen yaklaşım, kayıt dışı ekonominin, vergi kaçaklarının, rüşvet vb. yasa dışı gelir sağlama yollarının gelişmesine neden olarak, devlete ve topluma çok daha ağır maddi ve manevi maliyetler getirmektedir. Sağlık hizmetlerinin piyasalaştırılmasının birinci adımı, kamusal sağlık birimlerinde katma bütçe yani döner sermaye uygulamasıdır. Bu adımı tamamlayan ikinci adım ise, kamusal sağlık personelinin döner sermaye gelirlerine bağlı olarak çalıştırılmasıdır. Sağlık kurumlarının gereksinim duydukları mal ve hizmetleri satın almaları için destek kaynak olması ön görülen döner sermaye önce sağlık personelinin ücretlerini dengelemek için bir kaynak olarak kullanılmış ve bu yolla, çalışanların da onayladığı bir gelir kaynağına dönüştürülmüştür. Daha sonra bu kaynak, personel eksikliğinin giderilmesi için kullanılmaya başlanmıştir. Şimdi ise bütün çalışanların fazla mesaileri döner sermayeden karşılanmaya başlanmıştır. Geriye bir tek adım kalmıştır; sağlık personelin tümünün ücretlerinin döner sermayeden ödenmesi... Devletin etkili bir vergilendirme sistemi oluşturamamasının ve yanlış borçlanma politikalarının yarattığı tasarruf gereksiniminin yurttaşlara verilecek temel hizmetlerde kısıtlamaya giderek karşılanması tamamen yanlış bir yöntemdir. Sağlık ve eğitim toplumsal bütünlüğün temellerini oluşturan hizmetlerdir. Bu hizmetler temel kamusal hizmetlerdir ve tasarruf bahanesiyle piyasalaştırılması doğru değildir. Sağlık hizmetlerinin kamusal niteliğinin korunması, devletin başta gelen sorumluluğudur. Bu hizmetlerin taşeron şirketler aracılığıyla gördürülmesi, sağlık hizmetlerinin piyasalaştırılmasının bir parçası olarak gündeme gelmektedir. Kamusal hizmet personelinin istihdamında temel hakların korunmasını sağlamaktan sorumlu devlet, kamu hizmetlerini piyasalaştırma kararıyla, işçileri temel haklarından mahrum bırakan bir istihdam ilişkisini bizzat kendisi yaratmaktadır. Devletin sorumluluğunu bu biçimde belirlediğimizde, taşeron çalıştırmadan doğan hak ihlallerine karşı mücadelede işçilerin devlete yöneltecekleri temel talepler:
- Herkese eşit ve ücretsiz sağlık hizmeti
- Kamusal sağlık hizmetlerinin finansmanının devlet bütçesinden sağlanmasıdır.
Sağlık hizmetinin kamusal niteliği açısından belirleyici önemde olan bu temele bağlı olarak talep edilecek alt başlıklar
- Bütün sağlık çalışanlarının tek ve güvenceli statüye kavuşturulması; yani taşeron şirketlerden çalıştırılan işçilerin devlet memuru veya kamu işçisi olarak istihdam edilmesi
- Bütün sağlık çalışanları için özgür, grevli, toplu sözleşmeli sendikal örgütlenme hakkının güvence altına alınmasıdır.