Londra daki Biritish Müzesinde görenleri dehşet ve hayret içerisinde bırakan Mümyalar Bölümündeki SECDE VAZİYETİNDE DURAN  MÖ. 1200 yıllarında Mısır’a hükmeden FİRAVUN  II. RAMSES ‘e ait cesettir

Bu cesetin ayrıcalığı ise, Mümyalama işlemi yapılmamıştır. Bütün organları tam olarak üzerindedir.Başındaki saçları ve sakalları rahatlıkla görülebilmektedir.

Bilindiği gibi.mumyalanmış cesetlerin iç organlarından bazıları çıkartılmış ve ilaçlanmış olduklarıdır. Oysa bu cesede el sürülmemiş hiçbir kimyevi muamele yapılmamıştır.

Aşırı sıcak olan Mısır topraklarında birkaç günde çürümeye başlayan cesetlere rağmen, üzerinden 30 asır 3000 yılı aşkın bir zaman geçmesi,  çürümeden durmasının hikmetini,

Kur-an’I Kerim’in YUNUS SURESİNİN  92 nci  , Ayeti ”Biz de bugün senin (boğulan)bedenini arkadan gelen (nesil) lere bir ibret olsun diye kurtaracağız. Bununla beraber, insanların birçoğu ayetlerimizden yine de gafildirler. “

Beyanı ile Kur’anın gelişinden 1850-Kur’an dan sonar 1400 sene sonra, bu tarihten 3200 yıl evvelki bir olayı haber vererek, Mucize içinde MUCİZELER göstermiştir.

Yaşlanan dünya ve gelişen bilimle birlikte, Yaratıcının güç ve hikmetinin eş değer olarak anlaşılabilmesi, Düşünebilen insanlar için vaz geçilmez bir tutku olmaktadır.

“Allah’I bilmeye ne gerek, Kure-I alem ile.İspatına yetiyor, yarattığı tek zerre bile.”ifadesi her şeye yeter iken. . .

Allah’ ı ilim sıfatları ile tanıyabilmek şerefine erişebilenlerin, Kendilerinden başlayıp tabiata,mahlukata bakma ve onu anlama duyguları geliştikçe, Ne büyük bir hikmet ve kudretle karşı karşıya olduklarını hayret içinde görürken,  

Sübhanellah-Elhamdurillah ve Allah-u Ekber zikrinin manasına ererek  Fikretmekte ve zikredilmekte ve şükredilmektedir.