Uzaktan dost kalalım

   Kimileri içeri girdiğinde içerisi aydınlanır, kimileri de çıktığında olur bu aydınlanma. Aydınlanmayı görebilmek için içeriye girenlere ve içeriden çıkanlara bakılmalıdır. Yakından tanınmalıdırlar.
   Genelde insanoğlunun şöyle bir alışkanlığı vardır. Komşu, komşunun tavuğunu her zaman kaz görme eğilimindedir. Kendinden uzaktakiler insana daha gizemli, daha büyük görünür. Yakınındaki güzellikleri görmektense uzaklardakilerin güzelliğine güzellik katar insanların pek çoğu. Bir genç erkek, çok uzaklarında ilk defa gördüğü kıza vurulur. Tüm güzelliklerin onda saklandığını söyler. Gözü ondan başka kimseyi görmez. Yakınındaki kızlarla veya kardeşleriyle kıyaslamaya bile girmez bu kızı. O kız onun için bir numaradır. Vazgeçilmezdir. Çünkü onun sol beyni devre dışıdır. Sol beyin, cicim ayları geçtikten sonra devreye girince söz konusu kızın o kadar da değerli olmadığını görmeye, söylemeye başlar. Hatta bu kız, "kardeşlerimden bile çok aşağılardaymış" noktasına gelir. Gerçekleri geç görmüş olur.
   Çokça görmediğimiz şeyler bizim için daha gizemlidir. Daha büyüktür. Bizim için onlar gizemli, kapalı birer keşif alanıdır. Edebiyatın konusu her zaman insandır. En değerli varlık için romanlar yazılır. Şiirler en şerefli mahlûk olan insan için dizilir. Eserlerde insanlar ele alınır. Muhatap da yine insandır. İnsana hizmet için mürekkepler harcanır. Emekler sarf edilir.
   Biz de konumuzla insan ilişkisini tekrar irdelemeye başlayalım. Uzaktan bize çok değerli, çok üstün görünen insanlar vardır. Onlara yaklaştıkça onların da bizim gibi normal insanlar olduğunu görürüz. Yahu bu adam da böyleymiş demek, deriz. Şaşırırız. Hatta o adamlardan beklemediğimiz basitlikler bizi bayağı bir sarsar. Bu adam nasıl yapar bunları? Nasıl yapabilir? Bu tip insanların pek çoğu, insanların sık sık görmediği, göremediği insanlardır. Yıpranmasınlar diye piyasaya çıkmazlar. Saklandıkça büyük insan olacaklarını zannederler bunlar. Bir yere kadar da bunda başarılı olurlar. Yatsı olunca takke düşer ve kel görünür. O zaman bunlar eşekten düşmüş gibi olurlar. Temiz dolaplar içindeki kirli çamaşırlarını görenler, taşın sert olduğunu geç de olsa fark ederler. Acı gerçek ortadadır.
   Aynı sınıfta sayabileceğimiz başka insanlar da vardır. Davul sesi gibi uzaktan insana hoş gelenler. Yaklaştıklarında etrafına rahatsızlık veren, eksik ve aksak yönleriyle sırıtan insanlardan bahsediyoruz. Gerçek kimliklerini gizlerler. Yaklaştıklarında veya onlarla ilişkiler kurulduğunda ne mal oldukları anlaşılır. İş arkadaşlığı yapınca, beraber yolculuk yapınca veya bir ticaret işine girince bu insanların gerçek kimlikleriyle karşılaşırız. Sahte yüzlerinin ardında sakladıkları gerçek yüzleri. Onlarla karşılaştıktan sonra da "senin gibi dostum varken düşmana ne gerek" sözünü söyleriz.
    Uzaktan dost görünenlerin yanı başımızda azılı birer düşman olması çok kötü bir durumdur değil mi? Ne düşmanı mı? İnsanlık düşmanı. Demokrasi düşmanı. Nezaket düşmanı. Doğruluk düşmanı. Güzellik düşmanı. Hak düşmanı. Paylaşım ve eşitlik düşmanı. Allah, Peygamber, din düşmanı. Pirince saklanmış pirinç rengindeki sinsi ve gizli düşmandır bunlar. Hançeri vuracakları zamanı çok iyi bilirler. Amaçları yaralamak falan değildir. Direk yok etmeyi düşünürler. Allah bunlardan bizleri korusun. Bunlardan ancak duayla kurtulabiliriz. Bu tip insanlara şöyle deriz: Bana sakın yaklaşma da uzaktan dost kalalım. Çirkefliklerin çok olduğu günümüzde, dost sandığımız insanların çirkeflikleriyle de karşılaşmayı kaldıracak gücümüz yoktur. Bizi aşağılara çekenlere bir yenisinin eklenmesini istemiyoruz. Birikimlerimizi eritenlere ve ürettiklerimize takozculuk edenlere tahammül gösteremiyoruz. Bu insanlar bizlerden uzak dursunlar. Bir taş üstüne bir taş koymadıkları gibi başkalarının ürettikleriyle uğraşmaları yok mu bunların? İnsanın aklı, havsalası almıyor. Ancak bu tip insanlar var. Maalesef var. Ele verir talkını, kendisi yer salkımı, tanımı bile bunlara çok az gelir. Bunlar girdikleri bağı, bağları kuruturlar. Su aldıkları kuyular kuruyuverir. Girdikleri topraklar verimsizleşir, çoraklaşır. Ebter soyundan gelir bunlar.
   Tanımlanan insan tipinde insan yok mu şimdi? İnşallah yoktur. İnşallah ben yanılmışımdır. Gerçek dostlarla karşılaşmanız dileklerimle hoşça kalın! 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
İsa Abanoz Arşivi
SON YAZILAR