1 Mayıs işçinin emekçinin mücadele haftası
Bu bir sömürüye karşı duruş günüdür. Sermayeye ve işsizliğe karşı direniş günüdür bugün. Yazının başlığında olduğu gibi biz işçiler, biz emekçiler, biz çalışanlar 1 Mayıs'ın artık haftaya yayılmasını istiyoruz. Çünkü bu AKP hükümeti sermaye, patron ve servet karşısında işçiyi emekçiyi, çalışanı en acımasız, en vicdansız bir ortama sürüklemektedir. Özelleştirmelerle işsizler ordusunu bizzat kendisi arttırarak işi olmayanı işi olanla çatıştırarak kazanılmış haklara göz koymaktadır. Bir örnek olarak Tekel işçilerine çalışma bakanı "Tekel işçilerinin aldığı maaşa dışarıda çalışacak çok işsiz var" Bir işçi barışından sorumlu ve bakanlık yapan kişi bunu söyleyebiliyor. Bu kişi açıkça görülüyor ki sermaye ve servet dostudur.
Dahası var, daha önce işçiler hak mücadelesinde direnirken Tayyip Erdoğan "Ayak takımına teslim olmayacağız" diyerek kimden yana olduğunu veciz bir ifadeyle ortaya koymuştur. Zaten ticaret erbabı olan hükümet üyelerinin büyük çoğunluğu tatlı kolay kazanç peşinde olmaları servetlerine servet istif etmeleri yadırganmamalıdır. Onlar ellerine bir çekiç dahi almamış bir çivi bile çakmamışlardır. Emeğin alın terinin üç kuruşla geçinmenin işsiz kalan bir ailenin feryadını bilmezler. Acaba işsizler önlem olarak bir nebze de katkıda bulunur diye "Sayın çalışma bakanı, sayın başbakan ve sayın diğer bakanlar ve de diğer hükümet üyeleri maaşlarını asgari ücret rakamının dışındaki gelirlerinden feragat edebilirler mi ?" diye sormak akıllara her zaman geliyor. Çoğunluğu ticaret erbabı olan hükümet, başta başbakan olarak ülkeyi yönetirken de ticareti ihmal etmiyorlar. Halkın yarattığı değerler olan fabrikaları, kamu mallarını referanduma götürmeden mezata çıkardılar satıyorlar. Satılan yerlerden işçi çıkarılıyor. Çıkarılan işçilerin aileleri ve çoluk çocuğu var. Türkiye'de halk kitleleri iç kanama geçiriyor. Televizyon ve gazeteler (az bir bağımsız medya hariç) baskı altında hükümet yandaşı durumundalar. Başta yandaş olanlar hükümetin etrafa saldığı karbonmonoksit gazını oksijen olarak yutturuyorlar. Etrafa toz pembe gözlüklerle bakıyorlar. Böyle bir hükümetin, hal böyleyken zaten kutlamak için mücadele verdiğimiz bir günü 1 Mayıs'ı biz işçilere bir lutuf olarak kimse sunmasın. Bu hakkı işçi emekçi sınıfı büyük mücadelelerden sonra kanla ölümle meydanlarda dayakla, ayaklar altına alınarak işveren ve uluslararası sermayenin salya sümük karlarla ellerini ovuşturduğu günlerden sıyrılarak almışlardır. 1 Mayıs mücadele hakkını 1889'da 2. Enternasyonel Paris'te düzenlenen kongrede 1 Mayıs işçi sınıfının uluslararası birlik dayanışma günü ve mücadele günü olarak almıştır. Türkiye'deki de bu bedelin devamıdır. 1 Mayıs'ın içinde olmayanlar kendisine rant oluşturmaya kalkmasın. Kutlu olsun..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.