23 Nisan yalnızca bir bayram değil, bir milletin küllerinden doğarak kendi kaderini yazdığı tarihi bir dönüm noktasıdır.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklara armağan ettiği bu anlamlı gün, geçmişin onurunu ve geleceğin sorumluluğunu bir taşır.

Tarih sayfaları bazen yalnızca bir günü değil, bir milletin kaderini değiştirir.

23 Nisan 1920 işte böyle bir gündür.

O gün, Türkiye Büyük Millet Meclisi Ankara’da açıldığında; yalnızca bir meclis değil, bir halkın iradesi de ayağa kalkmıştı.

Anadolu’nun dört bir yanı işgal altındayken, İstanbul’daki Meclis-i Mebusan kapatılmış, milletin sesi kısılmaya çalışılmıştı.

Ancak millet susmadı.

Mustafa Kemal Paşa’nın liderliğinde, Ankara’da yeniden ayağa kalktı.

23 Nisan, bu ayağa kalkışın, boyun eğmeyişin, “kayıtsız şartsız egemenlik milletindir” diye haykırışın günüdür.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu tarihi günü yalnızca egemenliğin simgesi olarak bırakmadı; bu büyük günü, geleceğin teminatı olan çocuklara armağan etti.

Bugün dünyanın hiçbir yerinde örneği olmayan bu vizyon, Türk milletinin çocuklara verdiği değeri ve sorumluluğu gösterir.

Atatürk çocuklara “küçük hanımlar, küçük beyler” diye seslenirken, aslında onlara devletin temellerini emanet ediyordu.

Bu emanete sahip çıkmak; onları sadece eğitmek değil, özgür düşünceyle, bilimle ve insan sevgisiyle donatmaktır.

1979 yılından bu yana dünya çocuklarını bir araya getiren bu bayram, aynı zamanda barışın ve kardeşliğin de simgesine dönüşmüştür.

Farklı milletlerden çocukların el ele verdiği, aynı çatı altında gülümsediği bu tablo, dünyaya verilen en güzel mesajdır.

Gelecek, çocukların gözlerindeki ışıltıda saklıdır.

Ne var ki 23 Nisan’ın gerçek anlamına ulaşmak, yalnızca törenlerle ve bayraklarla olmaz.

Çocukların sokaklarda çalışmak zorunda kaldığı, eğitimde eşitsizliklerin sürdüğü, çocuk istismarlarının haber manşetlerinden inmediği bir ülkede, bu bayramın ruhu tam olarak yaşatılamaz.

23 Nisan bizlere bir görev yükler.

Çocuklara daha adil, daha özgür, daha huzurlu bir ülke bırakmak.

Egemenliğe sahip çıkmak, sadece sandıkta oy kullanmak değil; çocukların haklarına, eğitime ve geleceğe yatırım yapmaktır.

Bu tarihi sürecin başlangıç noktası olan Samsun’un yeri elbette ayrı.

19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal Atatürk, bağımsızlık yürüyüşünün ilk adımını burada atmıştı.

23 Nisan’a giden yol, Samsun’un kıyısında yanan meşale ile aydınlanmıştır.

Bugün Samsunlu çocukların ellerinde taşıdığı bayraklar, yalnızca bir törenin değil; bu kutlu yürüyüşün simgesidir.

23 Nisan sabahı okul bahçelerinde, ellerinde balonlarla, yüzlerinde gülümsemeyle koşan her çocuk; Türkiye’nin yarınlara dair umududur.

Bu umut, bir halkın en büyük zaferidir.

Çünkü bu bayram, sadece çocukların değil; egemenliğin, bağımsızlığın ve geleceğin bayramıdır.

Nice 23 Nisanlara... Aynı inançla, aynı umutla…