AKP Krizin faturasını tarım sektörüne...
AKP Krizin faturasını tarım sektörüne çıkardı
Sevgili okurlarımız kriz bildiğiniz gibi her yanımızı vurdu. Ne belimiz nede bıkınımız düzelmez oldu. Ne yaparız ne ederiz bilmiyoruz ama hükümet ve AKP"li belediyeler tarafından kömürler, beyaz eşyalar dağıtılırken diğer taraftan yerel yönetimlerde belinden hiçbir zaman yük eksik olmayan çiftçimiz şöyle bir doğrulayım alnımın terini sileyim derken kemiklerli çıtır çıtır kırılıyor ve tedavisi olmayan hastalıklara yakalanıyorlar. Türkiye Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Dr. Gökhan Günaydın, önceki günlerde IMF İLE ANLAŞMA UĞRUNA TARIM FEDA EDİLDİ !.. başlıklı bir ileti gönderdi. Daha önceki yazılarımda da çok değerli TZMO genel başkanı Dr. Gökhan Günaydın"ın, tarımla ilgili söylemlerini ve anlatımlarını sunumlarını yayınlamıştık. Kriz bahanesi ile altı en çok oyulan tarım işçileri olan çiftçilerimizin düştüğü durumu bakın nasıl özetlemekte. Hem de rakamlarla özetlemekte: Hükümet, 25 ve 30 Ocak 2009 tarihlerinde Resmi Gazete"de yayımladığı tebliğler ve Bakanlar Kurulu kararı ile 2008 yılı ürünleri için, daha birkaç ay önce açıkladığı tarımsal desteklemelerde indirime gitmiştir. Bilindiği üzere, 2009 Yılı Tarım Bütçesi önce 5.500 milyon YTL olarak belirlenmiş ancak TBMM"deki görüşmeler sırasında yüzde 10 kesintiye gidilerek, 4.950 milyon YTL"ye indirilmişti. IMF ile anlaşabilmek için tarım bütçesinde yapılan kesinti, son kararlar ile destek kalemlerine yansıtılmıştır. Sonuç olarak Hükümet, 2008 yılı tarım desteklerini daha ödemeye başlamadan indirmiştir. 2008 yılı ürünü destekleme primlerini 2007"ye göre zaten sadece ortalama 1 kuruş artıran Hükümet, IMF"nin talimatından sonra, bunları ortalama 3 kuruş düşürmüştür. Prim miktarlarında artık 2006 yılının da gerisine gidilmiştir. Ayrıca sertifikalı tohum üreten ve kullanan çiftçilere verilen destekler ile tütün üretiminden vazgeçip alternatif ürün yetiştiren üreticilere yönelik desteklerde de kesintiye gidilmiştir. Ancak IMF"ye bu indirim de yetmemiş olacak ki, Resmi Gazete"nin 30 Ocak 2009 tarih ve 27126 (Mükerrer) sayısında yayınlanan yeni bir Bakanlar Kurulu kararı ile tarımsal desteklemelerde kesintiye devam edilmiştir. Buna göre, Hayvancılığın Desteklenmesi, Yaş Çay Üreticilerine 2008 yılı Ürünü Destekleme Primi Ödenmesi, Tarımsal Faaliyette Kullanılan Mazot ve Kimyevi Gübre İçin Çiftçilere 2009 Yılında Alan Bazlı Destekleme Ödemesi Yapılması, Çevre Amaçlı Tarımsal Arazilerin Korunması Programını Tercih Eden Üreticilerin Desteklenmesi, Organik Tarım ve İyi Tarım Uygulamaları ile Toprak Analizi Yaptırılmasına ve Bambus Arısı Kullanımına Destekleme Ödemesi Yapılması hakkındaki kararlarda öngörülen desteklerin birim fiyatlarından %10 kesinti yapılacaktır. Üreticinin desteklemelerinde indirime gidilirken; üreticinin ödemek zorunda kaldığı girdi maliyetlerinde sürekli artışlar yaşanmaktadır. Bu kapsamda dünyanın en pahalı mazotunu tüketen ilk 5 ülkeden birisi olan Türkiye"de gübre fiyatlarındaki son 1 yıllık artışlar ise % 75 ila % 180 arasında değişmektedir. Girdilerin pahalandığı, çıktıların fiyatlarının düştüğü, desteklerin azaltıldığı tarım sektöründe, üretici üretimden kopmakta ve Türkiye net ithalatçı bir ülke pozisyonuna gerilemektedir. TÜİK rakamlarına göre, 2008 yılında tarımsal ithalat patlama yaparak, 6 miyar 392 milyon dolara ulaşmıştır. İthalat %37,7 artarken, 3 milyar 928 milyon dolar olarak gerçekleşen tarımsal ihracattaki artış %5,4 ile sınırlı kalmıştır. 2007 yılında 916 milyon dolar olan tarım ürünleri dış ticaret açığı da, 2008 yılında %169 oranında artarak 2 milyar 464 milyon dolara yükselmiştir. İthalattaki en yüksek artış hububat; hayvansal ve bitkisel yağlar; gübrelerle yağlı tohum ve meyvelerde gerçekleşmiştir. 2007 yılında 973 milyon dolar olan hububat ithalatı 2008"de %119,6"lık artışla 2 milyar 137 milyon dolara ulaşmıştır. Yağ ithalatı 796 milyon dolardan 1 milyar 658 milyon dolara, gübreler 997 milyon dolardan 1 milyar 482 milyon dolara, yağlı tohumlar ise 1 milyar 20 milyon dolardan 1 milyar 465 milyon dolara çıkmıştır. Özellikle hububat ve yağlı tohumlardaki ithalat her geçen gün artarken, zaten az olan prim miktarlarının daha da düşürülmesi, çiftçinin üretimden kopuşunu hızlandırmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Türkiye, bütçe ve primlerden yapılan bu kesintinin faturasını çok ağır biçimde ödeyecek, milyar dolarlık ithalatlar artarak devam edecektir. Son yıllarda girdi maliyetlerindeki büyük artışlara karşın, ürün fiyatları sürekli gerilemiş, bunun sonucunda tarımdan geçimini sağlayamayan üretici sektörden kopmak zorunda kalmış ve tarımsal üretimde olağanüstü düşüşler yaşanmıştır. Büyük fedakârlıklarla sektörde kalmak için halen direnen üreticilerin önemli bir bölümü de bankalardan kullandıkları krediler nedeniyle haciz kıskacındadır. Yapılan kesintilerin ardından Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi EKER"in, "tarımsal desteklemeleri öne çektiklerini, tarımsal destek bütçesinin yarısından fazlasının 3 ay içinde ödeneceğini" açıklaması da üreticiyi ikna etmemiştir. Hükümet, üreticinin yarasına merhem olamayacak denli küçülttüğü tarımsal destekleri bile "seçim yatırımı" olarak kullanmaya çalışmaktadır. AKP Hükümeti, ülkemiz ve tarım sektörünün bu sıkıntılı süreci atlatabilmesi için üzerine düşen görevleri derhal yerine getirmeli, tarıma gereken kaynak aktarılmalı ve üreticinin insani gereksinimlerini karşılayacak bir gelir düzeyine kavuşması sağlanmalıdır. Tersi durumda tarım sektörümüz çok daha ağır sorunlarla karşılaşacaktır. Köylümüz, çiftçimiz bu gidişatla oksijen makinesi olmadan nefes alarak yaşamlarını devam ettirebilirlerse ne mutlu onlara. Benim kendi çevremde o kadar çok çiftçi var ki hepside evlerine gözbebekleri traktörlerine haciz gelmesin diye gece demeden gündüz demeden çalışıp duruyorlar. Ancak yinede el elde baş başta durumunda yaşamaktalar. Krizsiz ve AKP"siz günler. Saygılarımla