Ne zaman “Anayasa” dendi mi, kızılca kıyamet kopar bu memlekette!...

Yakın geçmiş, siyasilerin “şamatalarıyla” doludur!...

Hem de, “darbeleri, darbecileri, darbe anayasalarını” “lanetleyenlerdir” en çok da “cayırtıyı” basanlar!...

Hem de “meşhur demokrat” olanlardır, bir kaşık suda “fırtına” koparıp, milletin arasına duvar örenler!...

“At izi"nin it iz"ine karıştığı..” deyimi anayasa tartışmalarının yaşandığı dönemler kadar hiçbir dönem “itibar” kazanmaz!...

Ne zaman ki, yeni anayasa hazırlıkları gündeme gelirde “meclis kapısından” “içeri girer”, işte o zaman “deve kuşlarını” arkadan görürsünüz!...

 “Milletin meclisinde” tek  görünmeyen ise, seçim öncelerinde “ellerini sıkıp, yanaklarını öptükleri” milletin kendisidir!...

*

“Gürültü patırtı” ortasında meclisin duvarlarına hapsedilerek, “bastırılan”, çaresiz, yüzü gülmeyen, dil bilmeyen, şavata"dan hakkariye yol bilmeyen “milletin sesidir”!...

“Zap suyu”nda boğulan!…

*

 İşte, “Şemsi Belli” üstadın, ““şavata"dan angara"ya” ulaşmayan milletin sesidir, “şiir şiir ördüğü”!..

Yine “yeni anayasa”nın “dendiği” bu zamanda...

Yine meşhur demokratların “fırtınalar kopardığı” şu zamanda…

Şemsi Belli, “ilhamını” -“…Gara dağlar gar altında galan” diye “memleketinden”…

-“…bebek yaniir, bebek hasda, bebek ataş içinde/ben fakiro/ben hakiro/dohdor, ilaç, çarşi, bazar tam – takiro/ gurban olam, bu ne işdir, hoooyyy babovv?...”

-“...gara dağda gar altında ufağ ufağ mezerler/yeddi ceset hetim hetim zap suyinde yüzerler/ hökümata arzeylesem azarlar/ben ketumo/ben hetimo…” diyen “memleketlisinden” aldığı “Anayaso”suyla “Duyurur mu milletin sesini "angara"ya” dersiniz”!?…

Peki, “…yerin yurdun adresesin bilmirem/angara"da anayasso!/ellerinden öpiy hasso/yap bize de iltimasso/bu işin mümkini yoh mi hooyyy babooov?”…

Diyen "şavata"nın bahtsız sesini duyar mı "angara", ne dersiniz?!

*

Bu vakte kadar duymamışsa…

Bu vakitten sonra…