Ankara'da isyan var
16 Ocak 2010 Cumartesi sabah 06 gibiydi otobüsten indiğimizde, henüz gün ağarmamıştı. Samsun"dan 5 arkadaş, Türkiye Barış Meclisinin iki gün sürecek 4.olağan kongresine katılmak üzere, Samsun Barış Girişimi aktivistleri olarak Ankara"ya gelmiştik. 4 saat kadar zamanımız vardı. Bize o saatte en iyi gelecek şey, elimizi yüzümüzü yıkayıp, sıcak çayla bir kahvaltının ardından,12 saat dinlenebilmek olmasına karşın, heyecanla tekel işçilerinin direnci örgütledikleri yer olan Sakarya caddesinin yolunu tuttuk. Doğrusu kendi adıma o saatte sokakların boş olacağını, temsili küçük grupların direniş nöbeti tutuyor olabileceklerini düşünmüştüm. Çok geçmeden yanıldığımı anladım. Henüz karanlıktı,(hatta işçilere, sokak lambalarının gece yanıp yanmadığını sordum, lambalar sabah 5 te sönüyormuş.)soğuktu, yerler yaştı, ama insanlar oradaydı. Kimi battaniyelerinin altında güne hazırlanmak için, biraz uyumaya çalışıyor, bazıları üşümemek için birbirine kenetlenmiş dolaşıyor, bazıları yakılan ateşlerin etrafında çay içiyor, tartışıyor durum değerlendirmesi yapıyor, bazı işçiler var ki! İnadına, her şeye rağmen, slogan atıyor, halay çekiyorlardı. İşte dedik hep bir ağızdan"işte işçi sınıfının direnci,""destek için mi geldiniz? Hoş geldiniz." diyerek yaklaştılar, mutlu oldular bizi görmekten,parladı uykusuzluktan kızarmış gözleri.Birlikte dolaştık direniş için konuşlandıkları Sakarya caddesi ve sokaklarında.Genelde iller, kendi aralarında kurgulamışlar komün yaşamlarını,iyi bir direniş kadar, dayanışmanın da iyi bir örneğini gösteriyorlar.Her yeri, taleplerini,isyanlarını, örgütlerini,nereden geldiklerini anlatan afişler, pankartlarla donatmışlar.Çok etkilendim,benimde kalmışlığım vardır, kamu çalışanlarının sendikal mücadelesinde 1-2 gün Ankara güven parkta, ancak zemheri kışta sokakta, 40 güne yaklaşan bir direniş hiçte kolay olmasa gerek..Ayrılmak zorundaydık bir süre sonra, kulağımda slogan atan,türkü söyleyerek halay çeken, her dilden, her renkten, her bölgeden,her siyasi görüşten kardeşlerimin yorgunluktan kısılmış sesleri kaldı.
Ülkemizde barışın sağlanması için, oldukça önemli ve yoğun bir programın ardından, akşam soluğu eylem alanında aldık tekrar. Ülkenin her yerinden gelen işçi dostları, ertesi gün gerçekleşecek büyük işçi mitingi hazırlıkları nedeniyle, Ankara oldukça kalabalıktı. Eylem alanında ateşler daha bir büyümüş, yorgunluk uykusuzluk kuytulara kaçışmış, halaya durulmuş davullar -zurnalar eşliğinde. Öylesi bir coşku ki görülmeye, yaşanılmaya değer.
17 ocak Pazar,..İşine, ekmeğine el konulan, tekel işçisinin sesine kulaklarını tıkayan iktidara inat, işçi sınıfı ,son 30 yılın en güçlü dayanışmasını gösterdi,tarihe onurlu bir sayfa açtı,umut oldu yarınlara.
Pazar akşamı direniş alanında, Samsun grubuyla zaman geçirdik biraz.Ben Bafra"lı kadınlarla sohbet ettim.Bir kadın, bir anne olarak, kızkardeşlerim adına tabi ki kaygılandım.Kadın işçilerden birisi " beş çocuğumun her birini bir eve bıraktım geldim,onların ekmeğini,almadan geri dönemem, ben çocuklarımın karnını neyle doyuracağım"dediğinde kararlılıklarının nedenini çok net anladım. Bu zor koşullara rağmen onlar, güçlerini, direngenliklerini, haklılıklarından alıyorlardı belli ki.
Esnafın tutumunu sordum, yaklaşımlarını merak etmiştim, Çünki gerçekten sokaklar, caddeler işgal edilmiş görünümünde. 24 saat açık mekanlar, seyyar satıcılar, Sanıyorum krizin mağdur ettiği küçük esnafın lehine olmuştu bu durum. Samsun grubu, caddede köşe başında bir birahanenin önünü mesken tutmuşlar, iki gün önce mekanın sahibi kendi işini bırakmış, sadece çorba, çay, kahve yapıyor, gayet uygun fiyatlarla da satıyor. Birahaneyi gece yatakhaneye dönüştürüyorlar, Tuvaleti, lavaboyu kullanıyorlar, yani göreceli, bir parça da olsa, temel yaşamsal gereksinimlerini karşılayabiliyorlar. İhtiyaçlarının, acil bir sorunlarının olup olmadığını sordum, onlar beni konukları gibi ağırlamak istediler, ateşin başında sahici bir sohbetin ardından vedalaştık, dönüş zamanı yaklaşıyordu.
Baktık kocaman bir grup, ortaya davulu almış Kürtçe türkülerle halaya durmuşlar. Arkadaşlarımla katıldık halaylarına, bizde mutlu olduk dostlarda. Vedalaştık ayrıldık direniş alanından.
Hak verilmez alınır..
Direne direne kazanacağız..
İşçiler sokağa özgürleşmeye
Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği belki de bu sloganları yaşamında ilk defa duyan kardeşlerimiz vardı aralarında, ancak bir aylık sokak direnişi, işçilerin her birini, emek mücadelesinin profesyonel direnişçileri haline getirmişti.
Kolay gelsin,yolunuz açık olsun kardeşlerim..