ATATÜRK ASLEN NERELİ?
Bunun önemi var mı?
Mustafa Kemal, ister Malatya'lı olsun, ister Selanik'li olsun, ister Kürt olsun bir değeri ve anlamı gerçekten var mı?
Onu sevmeyenlerce bile yok sayılamayan askeri dehası o Selanik değil de başka bir yerde doğduğu zaman değişecek mi? O Çanakkale kahramanı olmayacak mı? O fakirlik içinde bir imparatorluk kırıntısından yepyeni bir ülke yaratmamış mı olacak? Ne değişecek?
Resmi tarih diye bir şey var, yok demek ahmaklık olur. Her ülkenin ve devletin ve hatta örgütlerin ve hatta kişilerin resmi tarihi vardır. Milletlerin ve kişilerin özgüvenleri için şarttır bu. Resmi tarih demek mutlaka yalan bilgi demek değildir. Resmi tarih demek olayları tek yönüyle almak, mutluluk ve gurur verici şeyleri ön planda tutmak, o gözlükle bakmak demek. Örneğin Ermeni tehcirine Ermeni resmi tarihi ile Türk resmi tarihinin bakışı farklıdır. Peki hangisi gerçektir? Zannediyorum ikisinde de gerçek payı olan söylemler vardır. Ne Ermeniler söylendiği kadar masumdular, durup dururken yurtlarından edildiler ne de o yollarda başlarına bir şey gelmeden yolculuklarını tamamlayabildiler. Nedenlerin ve sonuçların çok karışık olduğu durumlarda kişiler ve milletler kendilerine iyi gelecek anıları ve zaferleri yazarlar hatıralarına. Çünkü insanların egolarını onarıcı anılara, milletlerinse kahramanlara ve gurur duyacağı bir tarihe ihtiyaçları vardır. İngiltere, Fransa, Amerika, Rusya, Almanya, Suriye, Irak ne kadar çok ülke varsa dünyada o kadar çok resmi tarih vardır. Her ülkenin kahramanları, gurur duyarak anlattıkları savaşları, geçiştirilen yenilgileri vardır.
Bizim de gurur duyduğumuz savaşlarımız var. Tarihimiz kazandığımız savaşlarla dolu. Neden hep İstanbul'un fethi ile övünürüz de koskoca imparatorluktan elimizde kala kala bir Anadolu'nun kaldığı o yıkım dolu yenilgilerden konuşmayız? Neden hepimizin aklına padişah deyince ille de Fatih, ille de Süleyman ve Yavuz gelir ilk önce? Başarısız padişahların adlarını bile hatırlamakta zorlanırız. Çünkü millet olarak başarılı bir tarihe başarılı kahramanlara sahip olduğumuzu bilmek bize iyi gelir. Hangi Amerikalı katledilen yerlileri okuyor okullarında? Ya da neden Amerikan filmlerinde vatanlarını savunan Vietnamlılar hep kötü ve işkence yapan olarak gösterilir de Amerikan askerlerinin hepsi birbirinden kahramandır? Madem o kadar kahramandık neden orada yenildik diye sormaz kimse? Her ülkenin resmi tarihi vardır, bazen bilerek yazılan kitaplarla (örneğin Ermeni meselesi ile ilgili yazılan Mavi Kitap), bazen insanların birbirine anlata anlata efsaneleştirdiği kahramanlarla bir tarih yazılır, hep o milletin iyi ve kahraman olduğu, düşmanların hep ayyaş, ahlaksız, kötü, namert olduğu bilgilerle dolu bir resmi tarih.
Bize öğretilen, anlatılan tarihte de mutlaka abartılan kahramanlıklar, ülkenin çıkarına olduğu düşünülerek yapılmış hataların(amacı ne olursa olsun elbette hatanın hata olduğu gerçeği değişmez!) anlatılmadığı olaylar, mutlaka tek bakış, tek pencereden anlatılan hep bizim haklı olduğumuzu ileri süren iddialar vardır, tüm ülkelerin resmi tarihlerinde olduğu gibi. Ama bu sonucu değiştirmez. Sonuçta Amerika yerlileri katletse de dünyayı yöneten güç olmayı başaran bir ülke oldu. Sonuçta Ermeniler nedeni ne olursa olsun artık buralarda yaşamıyorlar. Ve Atatürk Malatya'da doğmuş da olsa (ki bu sadece bir iddia!) hala bir ülkeyi Anka Kuşu misali küllerinden yeniden yaratan bir kahramandır.
Yeniden başa dönecek olursak; biz Atatürk'ü resmi tarihin süslediği, abarttığı bir takım bilgiler hatrına sevmiyoruz. Onun insani özelliklerinin, bir takım zayıflıkları ve zaaflarının abartılarak anlatıldığı belgeseller ona saygımızı azaltmıyor. Bilakis, okullarda tahtanın üzerinden kaşlarını çatarak bakan mavi gözlü devlet adamlığından senin gibi benim gibi bir insan haline dönüyor olması onu daha samimi ve gerçek kılıyor gözümde. Ve ben bu Atatürk'ü daha çok seviyorum, tüm hatalarıyla, sevaplarıyla, insanlığıyla O nedenle, yok aslında Malatyalı'ydı, yok babası bilmem kimdi gibi iddialar güya resmi tarih tezlerini yıkan bilgiler etkilemiyor beni. Hayatındaki tüm başarısı alt tarafı bir yerlerde gazeteci olmak, bir takım çok satar kitaplar yazmak olan bazı kişilerin (hem dindar hem 'Taraf' basında bolca mevcutlar ve isimleri hep A ile başlıyor!) onun soyu, sopu ve yaptıkları ile ilgili küçümseme dolu cümleler sadece Atatürk'e daha çok itiyor beni.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.