Ahmet Ufuk Erkan

Ahmet Ufuk Erkan

AY DOLUNAYDI

AY DOLUNAYDI

 

 

                       

 

                        Ay dolunaydı. Geceyi ışıklarıyla bölen otobüsümüzü takip ediyordu. Evler, ayışığıyla parlayan, yaprakları gümüşmüş gibi görünen ağaçlar… Bu ay, bizi takip eder sabaha dek. Gece, heryerden gösterir yüzünü ve bir tanedir. Bir olan, heryerden görünür; ay böyledir… Ay dolunaydı…

 

                        Otobüsün penceresine eyilip, yukarı doğru bakıyorum. Kımıldanıp uyanıyorsun. Daha doğrusu, öyle tam da uyanmadan, arasında iki halin, önce yüzüme, sonra da baktığım yere bakıyorsun. Gülümseyip, sürdürüyorsun kaldığın yerden uykunu. Uyansan konuşurduk.

 

                        Sana, çocukken nasıl şaşkın seyrettiğimi anlatırdım. Mola yerinde, gökte, aynı yerde görünce ayı, şaşırırdım. Tekti, bunu öğrenmiştim. Peki nasıl böyle heryerdeydi? Aslında şimdi de aklım almıyor ya; alıştım sadece.

 

                        Başını, öyle belli belirsiz omzuma meylettiriyorsun. Sonra, ağırlaştıkça uykun, uykuya batışının ağırılığıyla, daha bir yaslıyorsun başını. Kımıldamıyorum. Kımıldayamıyorum. Parmaklarımın ucuyla, adeta hiç deymeden, saçlarına dokunuyorum. Ayışığının aydınlattığı yerleri, saçının ve yüzünün, göz kamaştırıyor.

 

                        Ay dolunay. Otobüsümüz gecede ilerliyor. Arkasında bir karanlık bırakarak, aydınlatıyor geceyi ışıklarımız. Omzum ısınıyor terleyen saçlarından. Rüyadasın… Gözlerin arada bir dönüp duruyor gözkapaklarının altında. Bir ara elini kaldırıp, sanki üzerine gelen bir şeyi durdurur gibi… Uykunda da güzelsin. Şimdi, yüzün dolunay.

 

                        Bu kadar bunalmazdım ben yolculuklarda. Yeryüzünde geçen zamana bağlı olarak, hem alışmalarım hem de sıkıntılarım artıyor. Sırtım uyuştu, ayaklarım da. Fakat kımıldamıyorum hiç. Zaten, biraz da bundan bu uyuşmalar. Kımıldarsam, bitecek bu sahne çünkü; uyanacaksın. Şimdi yüzün dolunay. Yüzünden yansıyan ışık dolduruyor sanki her yanı.

 

                        Saçlarından genzime, hani nasıl desem, bir buğu, bir koku buğusu… Ezberimde bu koku. Bir saç bu kadar mı güzel kokar?.. Uyanıp uyanmayacağına aldırmamak istiyor içim. Saçlarından, ayışığı altında ay gibi parlayan yüzünden öpmek istiyorum. Omzumda bir melek uyuyor.

 

                        Mırıltılı bir şeyler anlatıyorsun. Öyle uzun konuşmalarla değil. Bir harf  kadar mırıltılarla… Başını kımıldatmadan gerneşiyorsun. Cevabını duyacağın şüpheli ya, geldik mi, diyorsun. Yüzümü saçlarına yaslayıp; gelmedik daha, diyorum; uyu sen…

 

                        Yüzün dolunay. Ve ilerliyoruz gideceğimiz kente doğru.  

 

                       

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Ufuk Erkan Arşivi
SON YAZILAR