Bağırsak Temizliği ve Beyin İshali...

İnsan vücudunun sindirim sistemini olumsuz etkileyen gıda/besin maddesi dışarıdan alındı mı bünye reddediyor.Bunu iki şekilde yapıyor.Ya bağırsakları yolu ile ya mideden istifra yolu ile atıyor..

Bu deyim, son yıllarda kurumlarda yürütülen operasyonlarda ,yasa dışı yapılanmalar sebebiyle oluşan kirlilikleri izale için siyaset literatüründe kullanılıyor.İtalya'da ve İspanya'da aynileri yaşandı.Olağanüstü yetkilerle donatılmış Savcılar eliyle adına “Temiz eller” operasyonu denilmiştir.”Ucu nereye kadar dayanırsa dayansın” denilmiş Başbakanlara, bakanlara ve Mafya babalarına kadar ulaşılmış.Başarılı da olunmuş….

Bizde de bu yolda operasyonlar yapılmaktadır.Yüksek Yargıda,TSK de ,Sivil toplum örgütlerinden” Denizfeneri e.V”,hatta siyasi partiler de bu tarz ameliyeye tabi tutulmuştur.

Geçmişte yok muydu? Vardı. Yapılmadı mı?Evet yapıldı.

Bir dönemin etkili Bakanlarından önemli Biri “elleri kelepçeli “uçakla ABDden getirildi.Yargı önüne çıkarıldı.Mahkum edildi.

Yer altı dünyasının ünlü isimleri tutuklandı,çeteleri tasfiye edildi.Başbakan yeğenlerine ,kardeşlerine dokunuldu.İşadamların vücut kimyasını değiştiren,Bankaları hortumlayıp yurtdışına kaçan siyasetin kirli yüzleri deşifre edildi.

Şimdi,Yeni Türkiye için değişim ve dönüşüm,operasyonlar hız kesmeden devam ediyor. Direnç gösterecek,muhalefet cepheleri kendi alanlarına çekiliyor.İtibarsızlaştırma ,toplum üzerindeki etkinliği zaafa uğratacak çalışmalar “tek odaktan yönetiliyor” iddiası ağırlıkta…

Bunun için çeşitli araçlar,argümanlar ,dezenformasyon iletişim olanakları devreye sokuluyor. Kişilerin ve kurumların yumuşak karnı araştırılıyor ,muhalefeti bertaraf etmek için psikolojik harekat yöntemleri uygulanıyor.

En etkin ve karar merciinde bulunan siyasilerin ,liderlerin ,parti kurmaylarının özel hayatları mercek altına alınıyor.Medya aracılığı ile ortalığa dökülen “kepazeliklerin skandalların” sırf bir zümreye,camiaya ,gruba mahsus olmadığı ,sadece bu yıllara matuf olduğu söylenemez.

Geçmişte de “Kadın” yasak aşk en etkili figürdür siyasette..Yasak aşk,kimine göre zina, bir anlık birliktelik,kimine göre “metres yaşama” modeli dün vardı ;bugün de var.Yeni bir olgu değil.

Kimi kadın /erkek güçlü ve kariyer sahibi,kolay yoldan zengin olma,şöhrete ulaşma yolunu tercih etmektedir.Yapılanlar,yaşananlar bir zaman sonra unutuluyor,toplumumuz bu manada nisyanı ile maluldür.

Adı bulvarlara,meydanlara verilen Bir başbakan'ın “Opera sanatçı” ile süren aşkı mahkeme tutanaklarında kayda geçmiştir..Hem bir tane değil,kendine küçük bir harem kurmuş zat-ı Muhterem!..

Bir başka aşk hikayesi..Romancı Kürşat Başar'ın “Başucumda Müzik” adlı kitabında anlatılıyor.”Vesamet Hanım”'ın devrin bir başka Bakanla süren aşk hikayesi konu ediliyor...

İSKİ skandalının bir “kadın” yüzünden patlak verdiğini unutmayalım.Yine bir Bakanının sinema sanatçısı ile aşkı istifasına neden olduğunu bilmeyen yok..

Ben asıl “beyindeki ishal”inden söz etmek istiyorum.Öbürü bir şekilde defi hacet ediliyor.Ya beyindekiler yerinde kaldıkça,sadece kendine değil etrafına da pis kokular yayıyor.…

”Simon” laşınca insan pek anlayamıyor.Kişiliği popülasyona uğruyor.Farkın farkına varamıyor.Okuduklarını yarım yamalak anlayan, sadece dinleyerek/seyrederek fikir sahibi olan tiplerdir bunlar..

Fuhuş kadar,zina kadar tehlikeli ve ahlaksız sayılması gerekli davranışlar içinde “şvet,irtikap,kul hakkı yemek, Devlet malı yürütmek ahlaksızlıktan sayılmıyor mu? Son dönem türedileri , kendi yaptıkları hasır altı edildikçe şımarıyorlar,”girdikleri yeni dinleri “rağbet buldukça küstahlaşıyorlar ,bizden değildir deyip “ötekileştirdiklerini” beyinlerinde kurdukları engizisyonda mahkum ediyorlar..

Desen ki Mataracılar,Özdağlar, Şelefyanlar ,Bezmenler ,Selim Edesler ,”Hayali ihracat” vurguncuları kimlerin dönemlerinde baş tacı edildiler?Hangi dinin(!)müritleriydi?

Bir gecede banka kurup, sonra yurtdışına kaçanlar kimlerin aile fotoğrafları karesinde yer bulmuşlardı? Hamileri kimlerdi?

Avrupa'da alın teri ile çalışanların dövizlerini , kurdukları uyduruk holdinglere aktarıprra kadem basanlara bugüne kadar ne yapıldı?Yeni siyasetin içinde mevzi verildi mi verilmedi mi? Faizsiz banka deyip garibanları tokatlayan “Maun”cular,zekat hırsızları yaptıklarını ödediler mi?

Bu manada bu bir “aldatma” , inançlı vatandaşı “fal” değil mi? Karnından konuşup: “Ben demiştim!” demek yeterli değildir.

Siyasi anlayışlara , insanların zaaf ve çarpık ilişkilerine karşı “Din'i” referans göstermek,bir yönü ile doğrudur.Çünkü “Amenna” demekten başka çıkış yoktur.Ama ,sıra siyasi olayları analiz etmeye gelince,referans din/iman oldu mu işin çehresi değişir.Referansı sunanın gerçek niyetini sorgularım ben .

Hem “Yaratılanı severim Yaradan'dan ötürü” diyeceksin,sonra kalkıp musallaya yatıp yatmadığı “tevatür'le” o kişinin imanı hakkında hüküm yürüteceksin!Bu mu ihlas!Beşere kişilerin imanını sorgulama yetkisini kim ,hangi sıfatla verdi?.

Üstad Necip Fazıl'ın diliyle “Beyin ishaline” tutulan Maunculara son sözüm şu.

Siyasi partiler, beşerin kafasında oluşturduğu sistemin genel adıdır.Ona ve kurucusuna kutsallık atfedilmesinin yanlışlığını hatırlatmak istedim.Zaman değiştikçe insan aklıyla kurulan “beşeri sistemler” dünyevidir, gün gelir çökebilir , konjonktürel kurum ve fikirler işlevsiz kalabilir,cazibesini yitirebilir.İbni Haldun Mukaddimesinde buna işaret ediyor.Bu gerçeği anlamak gerekiyor.

O yüzden siyasi her olaya,her davranışa “dinsel “ anlam yüklemek bana pek mantıklı gelmiyor.”Asr-i Saadet hariç Kur'an ahkamı tam anlamıyla hayata geçirilmediği” iddiası tarihçiler ve din sosyologları arasında yaygın bir görüştür.Oryantalist Ilgaz Goldziher delil olarak Abbasi ve Emevileri gösterir.Yeni Osmanlı-cılık,eskiden de denenmiş ,tutmamış ham bir hayaldir!Siyaseten açmaz içinde bulunan siyasiler, en son sığındıkları devşirme mantık böyle bir hayal dünyası kurgulamaktadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Hasan Anayol Arşivi
SON YAZILAR