Barış İçin Mücadele

Sizlere bu hafta yeni bir makale veremeyeceğim sevgili okurlar. Daha önce de yapmış olduğum gibi sizlere yine nostalji arşivimde bulunan bir makalemi sunacağım. Köşe işi dolgunluk işi... Köşemizi ne olursa olsun boş bırakmamak lazım. Makalemizin ismi: "Barış İçin Mücadele" Konu: televizyonlarda "Ben Barış Manço'yum" diye açıklama yapan bir çocuğu anlatıyor.

--------

1 Şubat 1999"dan bu yana, gerek medya, gerek gözü aç insanların rahat bırakmadığı kuklası olarak kullanılmaya başlandı rahmetli Manço.
7"den 77"ye Barış Manço severleri olur olmaz neşriyat olmuş dedikodu"nun takipçisi olmuşlardı. Geçtiğimiz günlerde televizyonlarda, seviyesiz bulduğum programlarda rahmetliyle ilgili manşetler yer alıyordu.
Antakya"dan getirilmiş olan 9 yaşında bir çocuk, Barış Manço olduğunu iddia ediyordu. Hiç gitmediği moda semtinde evini bulmuş, tekeri patlak arabasını tanımıştı.
Çok saygı duyduğum yazarımız olan Leyla Işık hanımla bu konuyla ilgili görüşmeden sonra Savaş Manço"yla iletişim kurulmuştu.
Kendisi bu çocuğu doğumundan bu yana tanıdığını ve bu türde olan haberlerin çıkmasının doğru olduğunu ifade etmiş, belirtmişti.
Birilerinin konuşması, açıklama yapması bekleniyordu demek ki.

Uzmanlar, doktorlar rahmetlinin ölüm sebebiyle ilgili tıbbi incelemeler (otopsi) yapmadıklarını, ölümüyle ilgili rapor hazırlamadıklarını biliyoruz.
“Kalp krizi” başlığına sığınarak bir ömrü böylesine kesip atmak bir Barış Manço severin işi kesinlikle olamaz. Asıl, “Barış Manço öldürüldü mü yoksa?” sorusunu sormak lazım. Çünkü halkın bir dev gibi gördüğü Barış Manço"yu ölümünden sonra hiç yaşamamış kabul etmemiz isteniyor gibi.
Barış Manço"nun oğulları Doğukan ve Batıkan"ın (Bu isimler Doğu ve Batı ülkeleri Barış içinde yaşasın mantığıyla verilmiştir kendilerine) televizyonlarda görülmediğini, reklam yapmadıklarına saygı duyduğumu belirtmek isterim. Kulak asmamak belki de en iyi silahtır. Bizim şöhret meraklıların yapamadığı da budur aslında. Dedikodu"ya yenik düşen bir toplum olmamak lazım.

“Lahburger” adlı eserinde “Bu öykü böyle gider, başı sonu bilinmez, bilinen şeyler ise, her zaman söylenmez” sözlerini ifade ediyor.
Biz bilmediğimiz bir hadiseyi ve olayı bilmiş kabul edeceksek, rahmetliyi hiç anlamadık demektir.
Bir diğer eserindeyse “Yaz tahtaya bir daha, tut defteri kitabı, Sarı Çizmeli Mehmet Ağa bir gün öder hesabı” deşifrelemesi yer almakta.
Yani, Sarı Çizmeli Mehmet Ağa"nın kim olduğu da belli değil. Yerine göre bende olabilirim, sizde. Bu hesabı, bu dedikoduyu açıklığa kavuşturacak Sarı Çizmeli Mehmet Ağa"yı merak ediyorum işin doğrusu. Bu hesap ödensin ve kapansın.
Hak edenlereyse de Barış Abi'nin ibret dolu bir eseri olan 'Halil İbrahim Sofrası'nda kaleme alarak yorumladığı “Para Pula ihtişama aldanıp kanma dostum, İçi boş insanların bu dünyada yeri yok” cümlesini iletmek istiyorum.
Güzel ve sevindirici tek haberse Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk"ün rahmetlinin köşküyle ilgili yaptığı açıklama oldu.
Halk Bankası"nın elinde olan Moda"daki köşkü 10 yıllığına Barış Manço Müzesi olacak. Verdiğimiz mücadele yıllar sürsede kazanıyoruz sonuçta.
Barış Abimizin kültürünü, eserlerini, sevgisini, onun mirasına sahip çıkmaz bizim elimizde. Kezban adlı eserindeyse "Beceriksiz kişi sağa sola bakınıp da düz ovada yolunu şaşırır, dünya'nın hali böyle"'sözleriyle güzel bir açıklama yapmış oluyor.
Kesip atmak, biz ince ruhlu saygın insanlara yakışmaz! Düz ovada şaşırmayalım derim ben.

Mücadeleye devam!

Not: Makale yaklaşık 2 yıl önceye aittir. İlettiğim birçok nokta değişti diyebilirim. Barış Manço'nın borçlarının öndendiğini öğrendik çünkü birkaç ay önce.

Barış ve Sevgi Dileklerimle

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi
SON YAZILAR