İki gündür yoğunluktan yazamadım. Dün Büyükşehir Belediye Meclisinde yaşananları bizzat izleyip, gelişmeleri duyunca da yazmaya karar verdim.

Daha önce Samsun Büyükşehir Belediyesi'nde yandaşlara peşkeş çekilen kadroların oybirliği ile verilmesine rağmen meclis üyelerinin bundan haberi olmadığını "Muhalefet aranıyor" başlığıyla tekrar manşet yapmıştık.

Önceki akşam Kutlukentlilerin arazilerinden ve evlerinin üzerinden enerji nakil hattı geçirilmesine gösterdiği tepkiler ve verdikleri mücadeleleri gördüm ve bir kez daha belediye meclis üyelerinin görevlerinin neler olduğunu sorgulamaya başladım.

,Neden dereniz Kutlukent'te öncekiakşam yapılan gazeteci olarak sadece benim katıldığım ve Kutlukentliler ile AKP Kutlukent İlçe Başkanı Aydın Karmil, AK Parti Kutlukent ve Büyükşehir Belediye meclis Üyeleri Necip Çift ile Hasan Serttaş ve AK Parti eski Tekkeköy Belediye Başkan Adayı Hasan Togar'ın hazır bulunduğu toplantıda konuşulanlar geldi aklıma.

Siyasiler, özellikle de meclis üyeleri Kutlukentt'teki arazilerin üzerinden enerji nakil hattı geçirilmesinin sorumluluğunu Hayati tekin'in üzerine atmaya çalışırken Vatandaşın görev yetki ve sorumluluk konusunda ne kadar bilgili olduğunu bir kez daha gördüm.

Düşünün halkın karşısına geçen bir seçilmiş, kendisine ait 1 oy ile reddedilen itirazların sorumluluğunu vatandaş lehine oy kullanan belediye başkanına atıyor.

Haklılığını ispat için ise suçlamalara başvuruyor, bilgilendirme görev ve sorumluluğunu Belediye Başkanına atmak için çaba gösteriyor. Oysa yıllardır meclis üyeliği yaptığını söyleyen siyasiler, olan bitenin çok iyi farkındalardı bana göre, olacakların da . Enerji nakil hattı için ortaya konulan senaryonun itiraz edemeyecekleri bir uygulama olduğunun da.

Edemediler de. Meclise gelip gelmediklerini bilmem ama 2 seferdir tek oy, o da başkanın oyu ile reddedilen itirazlar ne tarafta olduklarını Kutlukentlilere çok iyi anlattı.

Ve Sayın Necip Çift'in o toplantıda Belediye Meclis üyelerinin görevleri ile ilgili söyledikleri takıldı aklıma. Sayın Çift, meclis üyelerinin halkı bilgilendirme görevi olmadığını, meclise gidip oturduklarını ve önlerine gelen önerileri oylamakla görevli olduklarını söyledi.

Bilgilendirme sorumluluğunu da belediyeye attı. "Mesajla her şeyi bildirenler bunu da bildirseydi." dedi. vatandaş verdi cevabı aslında kaynamadıysa o gürültüde:" Sizi temsil edin , haklarımıza sahip çıkın diye seçtik!"

İşte meclis üyesinin görevi ..Tek cümle...Sade ve net. Literatürü araştırmaya gerek yok.

Bir şey daha söyledi garibime giden. "Ben itirazlarınızı reddetmek için oy kullanacağım ama sizinle birlikte direk dikenlere de karşı koyacağım" dedi Sayın Çift. Bu nasıl iştir. Oylandığında kabul edilirse yasal olan bir uygulamaya sadece el kaldırarak demokratik yollardan "hayır" diyerek iptal ettirme yerine, halkın eylem yapması halinde yanlarında olacağını söylüyor.

Bunu anlamakta zorlanıyorum. Yanındaysanız halkın talepleri doğrultusunda evet dersiniz olur biter. Hem vatandaşı mağdur edeceksiniz, hem de yanınızdayım gelin direnelim diyeceksiniz. Devletin güvenlik güçleri vatandaşın karşısına çıktığında ne yapacağını da merak ediyorum şimdiden.

Kolay bir çıkış yolu olabilirdi ama karşısındaki halk epey bilinçli bu konuda. Yargı sürecini başlatmakta kararlılar. Ve en çok hoşuma giden de bizzat mecliste kimin ne oy verdiğini gördüler. Yani vatandaş seçtiği temsilcisine güvenmiyor ve denetliyor.

İşte demokrasi.

Planın hazırlık ,ve oylama süreçlerini sorduğum Tekkeköy Belediye Başkanı Hayati Tekin, planı hazır olarak kucaklarında bulduklarını söyledi. Ve 1/1000'lik planın ,1/ 5000'lik plan hazır olmadan Tekkeköy Belediye Meclisi'nde hazırlama yetkisinin olmadığını, bu nedenle Büyükşehir'e havale ettiklerini de.

Buraya kadar normal. Büyükşehir de planı hazır bulmuşken, Kutlukent'i zahmete sokmamak için 1/1000'liğini de yapıvermiş ve oylama yapıp kabul etmişler bile. Yani senaryo hazırlanmış, kurgulanmış, oynanmış.

Senaryoda bir eksik olduğu da Kutlukentliler'in ısrarla ve kararlılıkla planı iptal ettirme çabalarının tepkiye dönüşmesi sonucu ortaya çıktı.

Bu sorunu yargı çözecek. Halka rağmen halk için bir şeyler yapılabilir mi, sonuçları ne olur anlayacağız hep birlikte zaman içinde.