Mesut Taner Genç Olayı
Dün Diyarbakır'da kutlanan Nevruz Bayramı'nda APO'nun mesajının ardından gelen tepkiler ve kutlamalarda bir tek Türk Bayrağı'nın bile asılmamasının yansımalarından söz etmeyeceğim . Bu gün büyük olasılıkla herkes bundan söz edecek ve bir çok yorumda bulunacak.
Samsun Vali Yardımcısı Mesut Taner Genç'in açıklamalarının ardından yaşanan gelişmeler sonrasında Ülkücüler Taner Genç'e sahip çıktı. Dün sendika, vakıf, dernek, meslek odasının da içinde bulunduğu 27 Sivil toplum kuruluşu Taner Genç'i savundu.
Bu olay Samsun'da ve ülke gündeminde tartışılmaya devam edecek. Ben de düşüncelerimi söyleyeceğim. Öncelikle Sayın Genç ne kadar devlet memuru olursa olsun bu ülkenin yetiştirdiği bir birey ve kendi düşüncelerinin olması çok normal. Ve demokrasi ile bağımsızlığın en üst düzeye çıktığı ileri sürülen bir ülkede , resmi görevinin olmadığı zamanlarda insanların kişisel düşüncelerini açıklamasından daha normal ne olabilir ki.
Bu açıklamalar siyasi iktidarın sevdiği ya da istediği şekilde olsaydı, Sayın Genç tartışılacak mıydı? Hemen üzerine çullanıp linç politikaları geliştirmek yerine önce olay, Güneydoğu'da görev yapmış ve sıkıntıları çekmiş, konuları ve olayları yakından bilen birinin değerlendirmesi, en azından fikrini açıklaması olarak algılanmalıydı.
Görevden alınması ile ilgili henüz resmi bir şey yok. Ama ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Ben düşüncelerini açıkladığı için; ki bu düşünceler resmi görevli olmadığı ortamlardaki kişisel düşüncelerdir; kendisini kutluyorum.
Türkiye'de insanlar siyaset yapmaktan korkarlar. Kaçınırlar. Ve böyle öğretilmiştir. Siyasetle uğraşmayacaksınız. Memur, doktor, işçi, öğrenci, aklınıza kim gelirse gelsin siyaset korkulacak tabu gibidir. Oysa, siyaset yaşamımızın her anını ve geleceğimizi, hatta çocuklarımızın geleceğini belirleyen bir olgu değil mi?
Elektriğimiz, suyumuz,havamız, maaşımız, vergilerimiz, sağlığımız, eğitimimiz, borçlarımız, kazancımız, yatırımlarımız, diğer ülkelerle ilişkiler, eğlencemiz , aklınıza ne geliyorsa siyasetin ürünü değil mi?
O zaman ben yaşamımın her anını, geleceğimi, ülkemizin , çocuklarımızın , torunlarının ve onların torunlarının geleceğini belirleyen bir şeyle neden uğraşmayayım ve neden kaderimi tayin edecek insanlara müdahale etmeyip düşüncelerimi söylemeyeyim.
Ve neden ben de kendi geleceğimi belirleme hakkını başkalarına vereyim
Yıllardır bu böyle oldu da nereye geldik?. Şimdi gelinen noktada Sayın Mesut Taner Genç, düşünen , fikri olan ve ülkenin geleceğinden kaygı duyan bir insan olarak düşüncelerini söylemiştir. Saygı duymak ve takdir etmek gerekir.
Aykırı düşüncelerin ,açılım ve siyasi politikaların paralelinde düşünce açıklayanların Anayasa ve yasalara göre suç olsa bile, söylemlerine ses çıkartmayan SİYASET kurumu ,karşı düşünceye tahammülsüz ise ve anında yaptırım uyguluyorsa bunu adına FAŞİZM denmez mi?
Ya saygı duyacak, demokrat olduğunuzu kanıtlayacaksınız ... ya da !
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.