BİR ZAMANLAR NEREDEN NEREYE

1993 Yılı kasım ayı, havalar soğumaya başlamış, karakolun odun ve kömür istihkakı gelmemiş, 1936 yılında yapılmış sınır karakolunda gece için hazırlık başlamış. Kömür sobası için erzakta gelen birkaç kasa, eskiden kalma yırtık botlar ve  toz haline gelmiş kömür ile belkide hayaller ısınacak. Yaklaşık beş yüz metre batımızda kelloş köyü ve mayınlı sahanın karşısında Suriye harapnaz nahiyesine bağlı bir mezra mevcut. İki yerleşim yerinde tezek kullanımdan  bacalar tütmekte. Son iki gecedir saat 21.00 da karakolun elektriği kesiliyor ve sadece karakol içinin aydınlanmasını sağlayan jeneratör devreye sokuluyor.  Belli saatlerde jeneratörün  dinlendirilmesi gerektiğinde o zamanlarda personelin karanlıkla dansı başlıyor.  Elektrik kurumu bir sonraki gün arızaya gelirse yüzler gülüyor. Kelloş'a   gelen  yolun geri bölgesinde  normalin üzerinde araç hareketliliği mevcut.  Bu  sabaha kadar gecenin zor geçeceğinin işaretidir. Karakolda bulunan tek gece görüş dürbünü çevreyi sık sık gözetlemekte ama onu da kullanan sonuçta bir insan. 100 m sonrası görüş açısından ölü bölge olduğu için tüm yük çevre emniyetçilerine kalmakta. Onların sabaha kadar dikkatlerini muhafaza etmeleri gerekmektedir. Aynı bölgeye saatlerce bakan ve bunu aylarca yapan yirmili yaşlardaki gençlerin hep aynı işi yapmalarının birde yalnızken hayal dünyalarının ne kadar muntazam çalışacağı aşikardır. Bu esnada tek yardımcımız kuzey batıdan esecek olan bir rüzgarın varlığı. O rüzgar kelloş köyünde tuvalet ihtiyacı evlerin dışında karşılandığından o ve tezek kokularının burunlarında etkili bir uyarıcı olması. Kayalıklardan sınıra doğru inmeye başladık, karanlıkta  göreceksin,  yürüyeceksin, bastığın yere dikkat edeceksin,  ses dinleyeceksin, ses çıkarmayacaksın, her an silahın hazır olacak.  Doğu timleri batı timleri sık sık karakol kontrolüyle geçen yorucu bir gecenin sabahında, batıdan iz kontrolüne başlıyorsun. Yorgunluğun hat safhada.  Merkez altı diye adlandırılan yere geldiğinde tüm yorgunluğunun boşa gittiğini görüyorsun. İz tarlasında üç mekap ayakkabı izi, Suriyedeki kamplardan üç terörist bizim bölgemizden içeri girmiş. Dünyan kararıyor, izleri takip edip olay hakkında rapor vereceksin. İz takipine başlıyorsun, sıfır noktaya kadar yaklaşmış tarlada izler o kadar netki. Gece  sen ve iki adamının bıraktığı izler çakışmış o noktada terörislerin izleriyle. Onlardan sonra biz geçmişiz ve en korkuncu onbeş metre ötede küçük bir  çukurun içinde üç kişinin diz çökmüş olarak bıraktıkları izler mevcut.Son ana kadar bizi beklemişler. İlerledikçe karakol ve timlerin geri bölgelerine önceden yerleşmiş küçük gruplar halinde karşılamaya gelenlerin izlerini buluyorsun. Onların tüm amacı sabaha kadar sessizce ilçe merkezini geçmekti. Eğer  amaçları biz olsaydık bu gün bu yazı yazılmıyor olacaktı. Terörün zirve yaptığı o dönemlerde karakolların elektonik ve optik durumları bu kadar kısıtlıyken devletin üstün çabasıyla karakollar ve timler elektronik ve optik olarak üstün seviyeye çıkartılmaya başlamış bu dönemde ise doruğa ulaşmıştır. Artık sorun eski tip kaçakçılığı önlemeye yönelik yapılan karakolların bir an önce  hakime çekilip yenileme çalışmalarıdır ki bunda sona yaklaşılmak üzeridir

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Bayram Ocak Arşivi

ALGI

24 Kasım 2019 Pazar 10:30

TBMM

05 Ekim 2019 Cumartesi 11:50

KUKLA

31 Ağustos 2019 Cumartesi 12:42
SON YAZILAR