Boş sandık, dolu mezar

Siz değerli okuyucularımızın da "çokca" bildiği gibi seçimler yaklaştı. Gazeteler, ana haber bültenleri, olacak olan seçimlerden bahsediyor.
Takvimler ve heyecanlı gözler 29 Mart gününü farklı umutlarla beklemekte. Gelecek seçimlerle ilgili yazmayı arzularken "u dönüşü" yapmak zorunda kaldığımı hissettim.
Malum, hayatta seçim öncesi farklı ve umulmadık olaylarla karşılaşabiliyoruz. Önceliğin yeri ve konusu da değişebiliyor. Yani, 29 Mart seçim günü öncesi ayrılık geldi başa.
Kimisi buna "vade süresi doldu" diyebiliyor.

Teyzemin çocukları öz kardeşlerim kadar yakın ve kıymetlidir gözümde. Teyzem ve eniştem (biz kendisine daha çok abi deriz enişte yerine) bizlere annelik-babalık yaptı zamanında. Hakları yenmez!
Geçtiğimiz günlerde kendileri hasta ziyaretine gittiler. -hasta ziyareti dediğim doktorun söylemesiyle, hastanın "son günleri" anlamında...-
Hastamızı, yani eli öpülesi eniştemin babası olan amcamızı kaybettiğimizi öğrendik. Yeğenlerimin üzüldüğünü anlayınca, onları güldürebilmek için kardeşimle adeta farklı bir kılığa büründük. Adeta birer palyaço olduk destek anlamında.
Fedakarlık böyle bir şey. "Biz gerekirse sonra ağlarız. Çocuklar güle oynaya büyüsün" dedik. Bu durum beni adeta 31 Aralık 2007 tarihine götürdü. Geriye yolculuk gibi bir şey.

Yılbaşı gecesi kız arkadaşımla Ankara'da değil eğlenmek, gülmek ve muhabbet etmek, üzüntüden oturduğumuzu biliyorum. Pek bir şey yapmıyorduk, yapamıyorduk. Sıradışı bir gün gibiydi yılbaşı. Çünkü insanlarda iz bırakmayı, hatırlanmayı seven halam o gün yine öyle yapmıştı.
Her yılbaşı kendisinin değerini bizlere tekrar hatırlatmak için yaptı bunu. Ve o yine her yıl hiç ölmemiş gibi bizlerle girecek yeni yıla. O gün halamı kaybettik!
2008 yılının Eylül ayındaysa 4 yıl önce kaybettiğim çocukluk arkadaşımın, annesini kaybettik.
Ve bu ayrılıklar bana yeni bir bakış açısı sağladı. Karşılıklı bakışan kalelerin ortasında futbol oynanır ve bunun belli bir süresi vardır. Ve her iki tarafın da eşitsel olan kazanabilme isteği vardır. Gol yemeden gol atmak gibi.
Doğum ve ölüm arasındaysa yaşam oynanır. Fakat bunlar kaleler kadar eşitsel isteklerle gelmiyorlar. Çünkü doğum hazırlanabilmenizi sağlarken; umut veriyor, heyecan veriyor, sabır öğretiyor. Ölümse ani ve şok olmayı! Yani doğum ölümden daha anlayışlı ve narin diyebilirim.
Hani "aniden öldü" deriz ama "aniden doğdu" diye bir söz yok!

Kaybettiklerimize Allah'tan rahmet dilerken, toprakları bol, mekanları cennet olsun diyorum.
"Peki ya seçimler ne olacak?" demek olmaz şimdi. İnsansız seçim olmaz! Burada memleketimizin dürüst yürürlüğü için dürüst/doğru oy verebilecek fakat artık hayatta olmayan insanlarımızı anmak seçimlerden daha önemlidir. Önce insan!

NOT: bu makale teyzem, eniştem ve dedemin taze olan acılarını biraz olsun hafifletmek için yazılmıştır.

Barış ve Sevgi dileklerimle
   

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi
SON YAZILAR