Dün gazetemiz tarafından gündeme getirilen ve Atakum Kaymakamı Ali Bakoğlu tarafından ilgisiz kalınan inşaatta bayrak krizi olayına toplum ilgisiz kalmadı...
Ben uzun yıllar gazetecilik görevini ifa ettiğim için Sayın Bakoğlu'nu Çarşamba Kaymakamı yaptığı dönemden tanıyorum.
Aslında kendisinin toplumun hassas olduğu konularda ne kadar duyarlı bir bürokrat olduğunu da iyi biliyorum.
Buna rağmen dünkü olayda Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Adnan Bahadır'ın duyarlı bir gazeteci olarak yaptığı iletişime tepkisiz kalması beni son derece şaşırttı...
Devletin kaymakamı nasıl olur da Türk Bayrağı'nın inşaat molozlarının üzerine örtülmesine razı olabilir ki?
Hangi Kaymakam bu olaya seyirci kalabilir?
Üstelik Sayın Bakoğlu'nun, Sayın Bahadır'a "Siz haberinizi yapın. Konu bizi ilgilendirmiyor" demesi tam bir skandal...
Gazetemiz Sahibi Adnan Bahadır'ın tüm duyarlılığına rağmen, Kaymakamın bu tavrı yakışmamıştır.
İyi niyetli düşünmek istesekte nereden bakarsanız bakın insanın bu tavır karşısında aklına bin bir türlü iş geliyor...
Gelin biz yine iyi niyetli düşünelim...
Yapıcı olalım ve Kaymakam'dan bir özür bekleyelim...
O da hatasını anlayıp, mutlaka gerekeni yapacaktır diyelim...
Tecrübeli bir bürokrat olduğuna inancım tam olduğu gibi, basiret bağlanması deyip, iyi niyetimizi devam ettirelim...
İşin Kaymakamla ilgili boyutu böyle...
Ya bu inşaatı yapan Müteahhit firmaya ne demeli?
Hem devletin işini alacaksın hem de inşaat molozlarının üzerini Türk bayrağıyla kapatıp tam bir kepazeliğe prim vereceksin...
"Ev sahibini suçladıkta hırsızın hiç mi suçu yok" misali asıl suçlu olan bayrağımızı bu molozların üzerine örtülmesine müsade eden ya da göz yuman müteahhit firmadır...
Resimlere baktığımda orada ilginç bir isim gördüm...
Firmanın mühendisi Sayın İsa İnanç...
Kimdir İnanç?
MHP'nin Samsun'daki en önemli isimlerinden ve şahsiyetlerinden birisi...
MHP'li olmasını özellikle söyledim çünkü onların bayrak konusundaki hassasiyetleri çok iyi bilenlerdenim.
İsa ağabey benim çok sevdiğim ve saydığım birisidir aynı zaman da...
Ya bu işten haberi yok, ya da bu konuda o da sınıfta kaldı...
Hadi haberi yoktu, orayı da anladım...
Gazete de çıktıktan sonra haberide mi olmadı?
Üstelik beni çok iyi tanımasına rağmen bir telefonda mı açamadı?
Nereden bakarsanız bakın bu olayda tüm sorumlular sınıfta kalmıştır...
Bu ayıpta onlara yeter...