BU HİKÂYE KİME UYAR!
TEFEKKÜR
Dursen Özalemdar
BU HİKÂYE KİME UYAR!
Nükte ve ibret verici sözleriyle tarihte ve edebiyatta yer edinmiş bulunan geçmişin şöhretli Hükümdarlarından Harun Reşidin kardeşi Behlül Dane’ye ait bir hikâyeyi dile getirerek, Bu gün gerek Siyaset, gerek Riyaset’te yaşanan olaylara bir yorum getirmenin mümkün olabileceğidir.
“Bir gün Behlül’e bir misafir gelir. Bir sonraki gün, Padişahında katılacağı bir davet vardır. Bu davete Behlül’de çağrılmıştır. Behlül davete misafirini de götürmek ister. Yolda ona öğütler verir.
-Sakın unutma, öğüdümü iyi dinle. Davete gittiğimizde yerini bil. Öyle bir yere otur ki, kimse seni kaldırmasın. Bir de senden bir şey istemezlerse verme. Sana bir şey sormazlarsa konuşma. Der.
Misafir, Behlül’ün söylediklerini yerine getireceğine söz verir. Davet yerine geldiklerinde de ev sahibi bunları içeri buyur eder. Misafir içeri girer girmez Padişaha yakın olayım diye baş taraftaki bir yere oturur. Behlül ise, kendine uygun bir yer seçer. Misafirler birer birer gelmeye başlar. Adı sanı bilinen zenginler, varlıklı kimseler, eşraftan kimseler geldikçe, hepsi de Padişaha yakın olmak için baş taraflara oturmaya başlarlar. Her yeni gelen adam, Behlül’ün misafirine, ‘Kardeş biraz aşağı otur, bize de yer kalsın’ diyip onu arka tarafa doğru kaydırırlar. Kaya kaya, Behlül’ün misafiri kapının ağzına kadar gelir. Padişah geldikten sonra yemek faslına geçilir. Yemekten sonra ortaya bir karpuz getirirler. Yalnız ev sahibi karpuzun yanında kesmek için bıçak getirmeyi unutur. Padişah ev sahibinden bıçak ister. Padişahın bıçak istediğini gören, Behlül’ün misafiri hemen cebinden kendi bıçağını çıkartır ve sofraya koyar. Padişah bıçağı görünce çok beğenir. Hazinesinde bile bu kadar güzel bir bıçak yoktur. Padişah usulca vezirinin kulağını “Vezir benim gözüm bu bıçakta kaldı, Ben bu bıçağı çok beğendim, şimdi bir numara yapıp bıçağı alacağım, sen benim söylediklerimi onayla.” Der.
Padişah bıçağı eline alır ve vezirine yüksek sesle ; “Vezir görüyor musun? Bu bıçak benim hazinemdeki bıçak. Ne zamandır bu bıçağı arıyor bulamıyordum. İyi oldu, şimdi buldum.” Vezir, Padişahın söylediklerini aynen onaylar. “Evet Padişahım! Bu sizin uzun zamandır aradığınız bıçaktır”.der. Behlül’ün misafire boş bulunup hemen ayağa kalkar.”Padişahım olur mu bu bıçak benim.” Der. Bir çıkışla Padişah ve Vezir yalancı durumuna düşer. Padişah öfkeli bir sesle, Kenarda bekleyen askerlerine “Bu yalancıyı ve hırsız adamı hemen zindana atın, Yarın darağacını kurup assınlar.” Der. Behlül’ün misafiri ne kadar yalvarsa, feveran etse de Padişahı ikna edemez. Behlül misafirinin zor durumunu görür. Hemen padişaha seslenir. “Padişahım sağ olsun. Bu adam benim misafirimdir. İzin verin de bu gece bende kalsın. Sabah size teslim ederim. Padişah Behlül’ün çok akıllı olduğunu ve insanlara verdiği öğütlerle birçoğunu zor durumdan kurtardığını bildiğinden. Müsaade etmek istemez. Behlül’e der ki. “Behlül razı olurdum ama sen şimdi bu adama gece öğüt verirsin.” Behlül, misafire hiç öğüt vermeyeceğini dair yemin eder. Padişah’ta Behlül’ün sözünün eri olduğunu bildiği için müsaade eder.
Behlül Padişah ‘a yemin ettiği için adamla hiç konuşmaz. Adamın yanından kalkıp, değnekten atının yanına gider. Adamın da duyabileceği şekilde değnekten atıyla konuşmaya başlar. “Ay benim değnek atım. Ben sana söylemedim mi, Öyle bir yere otur ki kimse seni kaldırmasın? Bir de senden bir şey istemezlerse verme. Sana bir şey sorulmazsa konuşma diye. Şimdi olan oldu. Ay değnek at. Şimdi beni iyi dinle. Yarın sabah padişah seni astırmak istediğinde, son bir söz söylemek istediğini söyle. Sonra onlara şunu anlat. Ey insanlar benim babam çok zengin birisiydi. Günlerden bir gün, yanında çok para varken, yolda babamı soymuşlar. Ardından da babamı bıçaklayıp öldürmüşler. Bu bıçağı babamın göğsünden çıkarttım. Davette bu bıçağı ortaya attığımda, bıçağa padişahımız sahip çıktı. Şükürler olsun Allah’a, ben babamın katilini buldum. Demek babamı soyup öldüren padişahmış. “
Behlül’ün bu konuşmasını misafir iyice dinler. Gece yatarlar. Behlül’ün misafiri söyleyeceği sözleri gece, birçok kere tekrar ederek hafızasına yerleştirir. Sabah Behlül, misafiri padişaha teslim eder. Adamı hemen darağacının olduğu yere götürürler. Adamı asmak için hazırlık yapılırken. Adam son bir söz söylemek için hazır bulunan padişahtan izin ister. Padişah izin verir. Adam, Behlül’ün gece söylediğinin aynısını huzurda söyler. Padişah görür ki adamı astırsa ve bıçağa sahip çıksa etrafındakiler ve halk onu katil olarak bilecekler.
Hemen bu durumdan kurtulmak için, Yüksek sesle; “ Ey halkım adam doğru söylüyor. Az önce haber geldi. Benim hazinemden çalınan bıçak başka bir yerden çıkmış. Adamın bıçağıyla benim bıçağım birbirine benzediği için benim bıçağım zannettim. Şimdi belli oldu ki adamın bıçağı benim bıçak değilmiş.” Deyince adam asılmaktan kurtulur.”
Dünün hikayeleri ve içinden ibret alınacak olayları ile, günümüz hadiselerini yan yana getirdiğimizde, Hak ve Adalet bilmez haris insanların, İnsanların başlarına ne tür oyunlar oynadıkları görülmektedir. Behlül’ün Hak ve Adalete dayanan tavsiyelerini, bu gün Devlet adamlarına, Yetkililerin gereken mesajları almaları temennisiyle.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.