Bu yazıyı kesin, saklayın !
Eski bir Yeşilçam klasiğidir "şeref, onur, haysiyet" artık...
Münir Özkul'un fabrika patronuna filmin son sahnesinde söylediği, tüylerimizi diken diken eden sözler ya da Sadri Alışık'ın mahkeme salonunda gözyaşlarıyla, "Gene mi ofsayt be abiler" haykırışıdır biraz da "namusluluk, şereflilik"... Bir de Şener Şen'in mükemmel filmini hatırlayanınız vardır muhakkak... Geminin peşinden denize düşenler bağırıyorlardı akasından, "Namusluymuş meğer namussuz" diye...
Bakın gazetelerin 3. sayfalarına, her cinayetin altından bir "şeref, namus" hikayesi çıkar. Yani milletçe o kadar "düşkünüzdür" bu argümanlara...
Bir ara bir bilge vardı Ferrarisi'ni satmıştı hani ve sattıktan sonra da bilgeliklerini anlatıyordu kitabında...
O tarz kitapları çok sevmem... "Para kazanmanın 10 altın yolu, işinizde başarılı olmanın 5 gümüş basamağı, karşı tarafı tavlamanın 100 virajı" falan gibi...
Dedim ya milletçe meraklıyız diye... Ben de kendi çapımda bir şeyler katmak istedim bu literatüre... "Şerefli olmanın 10 altın yolu" diye...
Bu memlekette gerçekten başarılı olmak istiyorsanız, akşam eve gittiğinizde "kirayı mı yatırsam, elektriği keserler mi acaba, çocuğun da bezi bitti" diye düşünmek istemiyorsanız eğer bana kulak verin.
Hatta ve hatta bu köşeyi kesin, saklayın, ihtiyaç anında çıkartın tekrar tekrar okuyun, duvarınıza yapıştırın, mail gruplarında paylaşın... Feysbuk'ta bile olabilir. Telif istemem, merak etmeyin...
Başlıyoruz...
Öncelikle, "şerefli" olmak için bir şeyinizin eksik olması gerekli. En önemli kural bu diyebilirim...
Madde 1: Omurgasız olacaksın... Nasıl mı? Gayet basit... Sıvı gibi, her kaba girmek için omurgasız olacaksın. Dün "ak" dediğine, yeri ve zamanı geldiğinde "kara" diyeceksin...
Madde 2 : O dönemin güç sahibi hangi iktidarsa, hangi kişiyse ya da kurumsa, her zaman onun yanında olacaksın... Yani hayatının bir dönemini Cuma namazlarında dualar okuyarak, bir dönemini ise rakı masalarında fıkra anlatarak geçireceksin...
Tabi imaj çok önemli... Cuma'ya "Mahir bıyığı" ile gidersen istediğin etkiyi göremezsin ya da rakı muhabbetine "ince saz bıyığı" ile...
Madde 3 : Satacaksın... Neyi mi? Her şeyini... Yeri geldi mi ruhunu, yeri geldi mi haysiyetini... Herkesin bir fiyatı vardır öyle değil mi? Sen de kendi fiyatını belirleyeceksin...
Kaba bir hesap yaparak, yaş, boy ve kilo orantının karesi ile mesleki durumunu çarp, yüzde 25 de lansman payını ekle, fatura istemezlerse KDV'yi hiç katma, üzerine fiyatını yaz... Mutlaka bir alıcı bulacaksındır...
Madde 4 : Sakın ama sakın kimseye bir şey öğretme... Çünkü öğretirsen seni geçerler... Öğretirsen senden daha iyisini yaparlar... Manyak mısın? Dünkü yeni yetme seni geçecek, bu işi senden daha iyi yapacak... Yok canım ! O yüzden kimseye bir şey öğretmeyeceksin, öğreteni de uyaracaksın...
Madde 5 : Ağzında sürekli şu laflar olacak: "Namus, şeref, haya, insanlık, dürüstlük, adamlık, eşitlik, hak, hukuk" Ezberleyeceksin. Mümkünse her iki cümlenin arasına serpiştireceksin....
Madde 6 : Dayın olacak... Evet evet... Kendine bir dayı bulacaksın. Öz dayın olmaz. O da senin gibi garibandır. Dayına da bir Dayı bulursan fena olmaz tabi ki... Dayın ne derse onu yapacaksın. "Git" dese gidecek, "kal" dese kalacak, "yat" dese yatacak, "helaya gitme" bile dese gitmeyeceksin. He gidersen... Dayını da unut, hayallerini de...
Madde 7 : Okumayacaksın... Evet efendim... Okumayacaksın, okursan kafan karışır... Dinleyeceksin sadece, dinlemekten öteye gitmeyeceksin. Hem neden uğraşacaksın ki kitapla falan... Bir ton para, masraf, kafa bulanıklığı... Tek bir "gazete" sana yeter zaten...
Madde 8 : Malı götüreceksin... Devletin malıymış, yetimin hakkı varmış falan "bunlar bir takım uydurma laflardır". Kimin yanındaysan, devir kimin devriyse ve nerede bir açık varsa oraya çörekleneceksin.
Yeni arkadaşlara iş önerilerim de var... Mesela muhasebeciysen belediyenin muhasebesini tutacaksın, kabzımalsan sebze meyve işlerinin sen alacaksın, araban varsa belediyeye kiralayacaksın hem para alacak hem de o arabaya yine sen bineceksin, kırtasiyeciysen (ki en karlılarından birisi) atacından kalemine yığabildiğin kadar yığacaksın, matbaacıysan sırtın zaten yere gelmez... Ha baktın bunların hiçbirisi değilsin, o an ne açık varsa onu kapatacaksın... "Peçetecilik" son dönemin meşhur meslekleri arasında, hiçbir şey olamazsan elinde kağıt mendille bir köşede bekleyeceksin...
Madde 9 : Vücut dilini iyi kullanacaksın... Eller önde birbirine bağlı, kasık bölgesinin biraz üzerinde, kafa "tulumba" gibi bir öne bir arkaya söylenen her sözün ardından gidip gelecek (İlk zamanlar baş ağrısı yapabilir, zamanla alışırsınız). Ceket giyeceksiniz, önü sürekli ilikli olacak... Kravatsız olmaz, "medeniyet" demektir...
Madde 10: Atik olacaksınız... Bunun için evde çalışın biraz. Kondisyonunuzu sürekli kılmak durumundasınız. Şu egzersizleri yapın, kalabalık arasından sıyrılma, sıyrıldıktan sonra el öpme ve öptükten sonra "koruma" içgüdüsü ile hareket etme... "Makam arabasının kapısını ilk açmaca" egzersizi de size şerefli olmanın zor ve meşakkatli yolunda büyük katkılar sağlayacaktır.
Tabii ki bu maddelerin hepsini uygulamak zordur, dayanıklılık ister... O da sizin yeteneğinize, tıynetinize bağlı artık.
Bu yola giren arkadaşlara şimdiden başarılar dilerim... Herhangi bir sorunuz olduğunda bana ulaşın...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.