Valinin yolunu gözlüyor
"hoş geldin bebek
yaşama sırası sende
senin yolunu gözlüyor kuşpalazı boğmaca kara çiçek sıtma
ince hastalık yürek enfarktı kanser filan
işsizlik açlık filan
tiren kazası otobüs kazası uçak kazası iş kazası yer depremi sel baskını
kuraklık falan
karasevda ayyaşlık filan
polis copu hapisane kapısı falan
senin yolunu gözlüyor atom bombası falan
hoş geldin bebek
yaşama sırası sende
senin yolunu gözlüyor sosyalizm komünizm filan"
Nazım Hikmet
Üstad güzel anlatmış. Her birimiz yaşamışızdır, kuşpalazı, boğmaca, sıtma filan. Tiren kazası olmasa da yada uçak kazası; iş kazası muhtemeldir hayatımızda...
Hele ki karasevdayı, sormayın gitsin... Ayyaşlık hak getire her birimize. Polis copu deseniz ona da eyvallah... Yaşamışlığımız da var...
Atom bombasını yaşamadık ama etkilerini görenlerimiz çokça... Böyle bir dünyada yaşamamız da ihtimaller arasında. Son iki söz ise umutlarımızdır...
Neyse... Nereden çıktı derseniz bu şiir... Biliyorsunuz, Vali Güzeloğlu gitti. Gidenin arkasından konuşulmaz. Bizim yerimize "üstadlarımız" yağdanlıklarından döktürüyorlar zaten. İyisi, güzeli, kötüsü onlara kalsın. Ben ne bir kötülüğünü gördüm, ne de bir faydasını Kent açısından iyiliğini kötülüğünü de başka zaman tartışırız...
Yeni bir Vali geldi... Mersin'den... Hüseyin Aksoy... Mersin tabiri caizse arkasından ağladı. Muhalefet bile, "gitme" dedi. Fatih Erkoç şarkısı gibi...Yürekten.
Merak etmiyor değilim hani, sistem aynı sistem, kalem aynı kalem, mevki aynı mevki, bina aynı bina, makam aracı aynı makam aracı, öğrencilik yıllarında öğretilen müfredat aynı müfredat...
Ama tüm bunlarım bünyedeki reaksiyonu çok farklı... Anlam veremedim. Sihirli değnek meselesi demek ki... "Hokus Pokus"
Vali geldi. Hoş geldi sefa getirdi. Tıpkı "ölüm" gibi...
Bozuk düzende sağlam çark olmaz. Vali'ye bel bağlamıyorum, sorunları bir çırpıda ve kökten çözeceğini de sanmıyorum... Kimseyi kandırmanın da bir anlamı yok...
Çark işler, sistem devam eder. Birileri de elinden geleni yapmaya çalışır...
Ama O'nu bir sürü şey bekliyor...
Hoş geldin Vali...
Senin yolunu gözlüyor, işsizlik belası, bürokrasi yalakası, çıkar dünyası...
Senin yolunu gözlüyor, açılışlar, maçılışlar, 'tören'cikler...
Senin yolunu gözlüyor, sedyeden düşürülen ve yangınlarda ölen gencecik kızlar ...
Senin yolunu gözlüyor, çevre felaketine neden olacak santraller...
Senin yolunu gözlüyor, kültürü ve tarihi yok edilmeye çalışılan bir kent...
Senin yolunu gözlüyor, bulvar altında burjuvazi, bulvarüstünde varoşlar...
Senin yolunu gözlüyor, trafik sorunu, otopark sorunu, ulaşım sorunu, köylerinden gelip hastaneye bile gidemeyenler...
Senin yolunu gözlüyor, temeli "otel" diye atılan ama patates biten tarlalar...
Senin yolunu gözlüyor, şehri Filistin Gettosu gibi ikiye bölen raylı sistem...
Senin yolunu gözlüyor, particilik, marticilik, dernekçilik, cemaatçilik...
Senin yolunu gözlüyor, kayıt dışı ekonomi....
Senin yolunu gözlüyor, sokak çocukları, asayiş olayları, esrar satıcıları, kadın pazarlayıcıları...
Senin yolunu gözlüyor, "köşşşe" yazarları, "gazzzzeteciler" filan...
Senin yolunu gözlüyor ve "ellerini ovuşturuyor" birileri filan...
Hoş Geldin Vali...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.