CEHENNEM ’den KURTULDU
Abdulkâdir-i Geylanı Hazretlerinin müritlerinden biri, Şeyhine hayranlık duyarak, “Madde ve mana birleşmiş, Hiçbir veliyi böyle muhteşem ve zengin görmedim” Diye içinden geçirmişti.
Bir müddet sonra mürit’e bir uyku hali geldi, uykuya kaldı. Rüyasında, Zifiri karanlık bir gecede, Muthiş bir fırtına ve yürekli çatlatan bir korku içinde, kıyamet kopmuş, İnsanlar dirilmişti. Her kes bölük bölük mahşer meydanında toplandı. Herkesin hesabı çok şiddetli görülmeye başlandı. Günahkârlar Cehenneme, Salih olanlar da Cennet’e gönderiliyordu.
Sıra mürit’e geldi. Hesap soruldu. Şiddetli bir muhasebeden geçirildi. Tam hesabı bitmek ve Cennet listesine yazılmak üzereydi ki. Ortaya bir Yahudi meselesi çıkıverdi. Kendisinin bir Yahudi’ye on para borcu vardı. Yahudi çağrıldı. Muhakeme edildi. Borç sabit görülmüştü. Yahudi “Ey hesap gününün sahibi, bu adamdan hakkımı isterim, on para alacağım vardır. Alacağımı ödemedi. Şimdi ödemesini istiyorum” dedi.
Adam, mahşer meydanında elleri boş, yapa yalnız ve haksız bir konumda kalıvermişti. Kan ter içindeydi. Bir şefaatçi aradı. Elinden birisi tutmalıydı. Yoksa mahkeme, sıradan bir hesap yüzünden aleyhine sonuçlanacaktı.
Üzüldü, ağladı, sızlandı, kıvrandı, terledi kâbuslar yaşamaya başladı. Öyle ki kendi vücudundan boşalan terler, zemini dahi ıslatmıştı. Çare yoktu. Yahudi’ye karşı haksız bulunmuş ve kendisi için Cehennem yazılmıştı.
Nihayet melekler geldiler, kendisini yakaladılar ve Cehenneme gideceklerin kafilesi içinde, Cehenneme doğru sürüklemeye başladılar. Bu üzüntü. Bir mahrumiyet, bir yoksulluk ki, elden hiçbir şey gelmiyordu. Cehenneme gidiyordu! Hak her yerde ve her zaman üstündü. Haksız ise sefil değersiz, mücrim ve günahkâr dı.
Birden kafilenin önünde bir ışık peyda oldu. Yaklaştıkça büyüdü, Altın ve cevherlere bürünmüş bir sürü atlar üzerinde insanlardı, bunlar İçlerinden en öndeki ışık saçan zat, kafilenin önünde durdu ve yüksek bir sesle seslendi.
“Durun İçinizde bir ehl-i Cennet var!” Adama ileri fırladı ve yalvardı. “Aman sultanım ! Bu Yahudi’ye on para borcum var , Şu fakire imdat et, Ne olur. Işık saçan zat, atlas kesesinden bir miktar para çıkardı ve Yahudi’ye uzattı. “Al paranı! Bırak şu fakirin yakasını” dedi. Yahudi parasını aldı, adam da böylece, Cehenneme gitmekten kurtuldu.
Sonra adam, ışık saçan kurtarıcısının atının üzengisine yapıştı. Ağladı.. . göz yaşları sel sebil oldu. Nihayet başını kaldırdı ki ne görsün, kendisine ŞEFAAT eden ışık yüzlü zat. GAVS-I AZAM ABDÜLKADİR’ GEYLANİ HAZRETLERİ İDİ.
Uykudan sevinçle uyandı. Şükür secdesine kapanarak, ALLAH (Celle Celalühu) ye HAMD VE ŞÜKÜR etti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.