Demokrasi havarileriden anti demokratik hareketler
Merhabalar
1923 den bu güne kadar cumhuriyetle idare edilen ülkemizde bunca yıldır demokrasi yerleştirilmeye çalışıldı.Ve zaman zaman kesintilere maruz bırakıldı demokrasi adlı güzel.Tam demokrasiyi yakaladık derken Köpek-Bebek davaları ile ünlü 1960 ları yaşadık.
Ülkemizde olmaması gereken bir darbe birilerinin yeniden iktidara gelemeyeceği endişesi ve korkusuyla Türk Siyasi Tarihine kara bir sayfa olarak eklendi.
Hani demokrasi havarisi kesilenler varya..Ne zaman başları dara girse ne zaman iktidarsız kalsalar,ne zaman iktidara gelemeyeceklerini anlasalar dört elle darbelere,muhtıralara sarılıp medet umdular.Tamda demokrasi havarilerinin anlayamadığı demokrasinin tersine hareket tarzı içerisinde oldular.
1971 muhtırası ise tamamen ayrı bir bilmece.Çözebilene aşk olsun.1980 ihtilali ise kimilerine göre gerekli kimilerine göre gereksiz kimilerine görede yanlış yönlendirilmiş bir darbedir.Ama ne olursa olsun nasıl düşünülürse düşünülsün darbeler demokrasinin bir parçası asla değildir ve her yapılan darbe ülkeyi en az 10/15 yıl geriye götürmüştür.
Son 28 Şubat 1997 sürecine gelmeden önce sizleri biraz düşünmeye davet ediyorum.
Ülkemizde Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK'ÜN vefatından bu güne kadar ülkemizde kendilerini demokrasinin sahibi gibi gören aslan sosyal demokratlarımız mevcut. Şayet bu demokrasi havarileri gerçekten bu milletin ihtiyaçlarına cevap verebilselerdi ülkemizde yaşanan darbeler, muhtıralar gerçekleşirmi idi gerçekleşmezmi idi?Demek ki bu tipteki insanların yapmış olduklarında ve uyguladıklarında eksikler,yanlışlar vardı.
Demokrasiye Balans Ayarı,Post Modern Darbe
Kim ne derse desin,kim ne yazarsa yazsın 28 şubat sindirilmiş Milletin Manevi değerlerine ve İslam inancını yaşamak azminde olan fertlerin temel hak ve özgürlüklerine indirilmiş planlı ve hazırlıklı bir askeri darbedir.
Zamanın aydın geçinen ve sözde bu demokrasiye balans ayarı verilen dönemdeki etkili, yetkili ve destek veren içinde olan kurumların tepelerinde ve etrafında olanlara bir bakarsak hepsinin sözde demokrasi havarisi olduğunu, sosyal demokrat bir yapıya sahip olduklarını görürüz. Kısacası bu zatı evveller demokrasiyle hiç alakası olmayan ve demokrasiyle bağdaşmayan Post modern darbeyi gerçekleştirmişlerdir.
28 Şubat sürecini gerçekleştirenler bu işin ekonomik boyutunu, sosyal boyutunu, Müslüman Türk Milletinin hassasiyetini göz önünde bulundurmayarak anti demokratik bir muhtıra vermişlerdir.
Bu sürecin ekonomimize verdiği sıkıntı siyasi yapıyı olumsuz etkilemesi 2001 yılındaki ekonomik krizinde başlangıcı olmuştur.28 şubat sürecinin 2001 yılındaki kriz ve sonrası ile birlikte Ülkemize maliyeti yaklaşık 300 Milyar dolardır.Bu sürecin toplumsal noktada getirdiği sıkıntılar ve tahribat ise çok daha farklı boyutlardadır.Milli Eğitimden tutunda devletin diğer kurumlarına kadar her tarafı olumsuz etkilemiştir.
Bu gün nerede ise Türküm demek suç sayılacak bir noktaya kadar getirildi ise o günler dede Ben Müslüman'ım demek suç unsuru haline getirildi. Sanki Müslüman olmak aşağılayıcı, utanç verici bir durummuş gibi bir tablo çıktı ortaya. Elhamdülillah Müslüman'ım diyen insanlar baskı altına alındı, fişlendiler, etiketleri yapıştırıldı, kamu kurum ve kuruluşlarından soyutlandırıldı. Bu sürecin 1000 yıl devam edeceğini düşünenler o kadar ileri gittiler ki Müslümanların inançlarını yaşayamamaları, yeni yetişenlere öğretilmemesi noktasında bir dizi tedbirler önlemler aldılar kendilerine göre.3/5 Müslüman'ın bir araya gelip sohbet etmesi bir birlerine ziyaretlerde bulunmaları birileri tarafından gözetlenerek hemen kayıt altına alınarak fişlendiler.
Her zaman dediğimiz gibi bu tipde ki insanların unuttukları bir şey var tabi inançları varsa ALLAH(C.C.) her zaman inananların yar ve yardımcısı olmuştur. Ülkemizde yaşayan nüfusun resmi kayıtlarda %99'u Müslüman'dır.Ve değerlerine bağlıdır.Bakın bu konuda yaşanmış bir olayı aktarmak istiyorum.
İstanbul'a bir ilimizin müftüsü mübarek ramazanda ziyaretlerde bulunmak amacı ile gider. Misafir olduğu Müftü arkadaşı ile gezerler. Misafir müftü derki beyoğlunu taksimi çok anlatırlar bir de buraları dolaşalım der. Bir akşam Teravi namazından sonra gezmeye giderler. Yolda yürürlerken bir ayyaş elini açıp bunlardan 5 lira para dilenir. Misafir müftü sert bir şekilde derki Git karşıki kilisedekilerden iste onlar versin der. Sarhoş şöyle bir durur ve o haliyle Benim İnancım 5 Liraya satılık değildir siz ne diyorsunuz der.Bu cevap karşısında Müftü gerçekten şaşırır ve cebindeki tüm parasını bu sarhoşa verir.
Kısacası sevgili dostlar,
Müslüman Türk Milletinin inancıyla oynamaya kalkanlar, Milli ve Manevi değerlerinden uzaklaştırmaya çalışanlar, Milli ve Manevi değerlerden yoksun hissiz ve ruhsuz bir toplum meydana getirmeye çalışanlar,Bu milletin kalbindeki ALLAH sevgisini ve imanlarını asla söküp atamazlar.Yüce Milletimize rağmen onların duygu ve düşüncelerinin karşısında olanlar asla ve asla emellerine nail olamayacaklar ve hayallerini gerçekleştiremeyeceklerdir.Yüce Milletimize rağmen hiç kimsenin bir şey gerçekleştiremeyeceğini artık birilerinin görmesi lazım.Bu tiplerin yapması gereken tek şey zihniyetlerini değiştirmeleridir.
Bu memlekette Bir daha Darbeye veya Muhtıralara yeltenenlerin 40 defa düşünmeleri gerekiyor. Zira artık Ülkemizde demokrasi vardır. Anti demokratik hareketler asla başarıya ulaşmayacaktır.
Saygı ve Sevgilerimle.
ALLAH (C.C) YAR VE YARDIMCINIZ OLSUN