Deplasmana Gitmenin Taraftar Üzerinde Etkisi
Kendimi bildim bileli Samsunsporumun maçlarını stadyumda izliyorum. Kendimi bilmediğim, ancak zorla götürülüp sıkıldığım maçları da hayal meyal hatırlamıyor değilim ya neyse. Bugüne kadar hep ciddi konular veya röportajlar ile bana ayrılan yeri doldurdum, bu sefer ise hem daha eğlenceli hem de bazı kardeşlerimiz için faydalı olabileceğini düşündüğüm bir konuyu ele alacağım; "Deplasman Tribünü". Ancak normal bir deplasman yazısı sayfalarca yazılabileceğinden ve buna imkanım olmadığından, tadımlık bir yazı olacağını önceden belirteyim.
İlk deplasmanım, 90"lı yılların ortasında ceza aldığımızdan ötürü Çorum"da oynadığımız Samsunspor Petrol Ofisi Spor karşılaşmasıydı. Henüz ilkokul çağımda olduğumdan dolayı pek bir şey hatırlamasam ve ev sahibi biz olduğumuzdan pek deplasman sayılmasa da içime tohumlarının ekilmesi açısından faydalı olduğunu düşünüyorum. Zorunlu eğitim süremi tamamlamam ve yalnız yaşama adım atmamdan sonra ise, fırsat bulduğum zamanlarda bir çok deplasmana ( Giresun, Ordu, Manisa, İzmir, Ankara, Trabzon, İstanbul takımları, Bolu, Kocaeli vs.) gitme şansıma eriştim ki, bundan sonra ki yazacaklarım bu yolculuklardan ve deplasman tribünlerinde edindiğim tecrübelerle ilgili olacak. Tabii ki sadece benim bakış açımla.
Deplasmana giden taraftar olma psikolojisi, ilk olarak değinmemiz gereken nokta sanırım. Çünkü sıcak evinizden kalkıp deplasmana gidiyorsanız, potansiyel tehlikesiniz demektir çevrenize ve diğerlerine karşı. Deplasman arabasına bindiğiniz andan itibaren bütün kimliklerinizi arabanın dışında bırakmanız sizin için en iyisi olacaktır. Polis aramalarında, 2.sınıf muamelelerde ne doktorluğunuz ne avukatlığınız ne de öğretmenliğiniz fayda eder çünkü ve o güne kadar etraftan saygı görmeye alıştıysanız, insanların gerçek yüzünü bu denli net görmek ufak çaplı travmaya yol açabilir. Demek ki neymiş? Sadece taraftarsınız deplasmanda
Psikolojik yönden girmişken devam edelim. Tribüne girdikten sonra çelik gibi sinirlere sahip olmanız şart. Genelde ev sahibi takım taraftarları statlarında başka bir takım için tezahürat yapılmasını sevmezler ve sizi bağırtmamak için her türlü yola başvururlar. Çoğu zaman; küfür, hakaret, yerine göre ise çakmak ve taş yiyebilirsiniz. Aldırmayın, kişisel algılamayın, korunun ve maça konsantre olmaya çalışın. Eğer öndeyseniz ve gözünüz karardıysa tahrik etmek serbest tabii.
Hemen soğutmayalım deplasmandan, zor yönleri olduğu kadar iyi yönleri de var, karışık olarak yazmakta fayda görüyorum, son değerlendirmeyi ise sizlere bırakıyorum. En iyi yönü, deplasmana beraber gittiğiniz arkadaşlarınızı çok iyi tanırsınız. Ne demişler? Arkadaşını tanımak istiyorsan, onunla seyahate çık ve alışveriş yap. Deplasman size bu ikisini de sağlayacağından ötürü arkadaş seçme konusunda çok önemli bir olanak sağlar. Göz ardı etmemek lazım.
Bunun yanında, deplasman yolculuğu da çok eğlencelidir. Ortak noktaları sadece tuttukları takım olan erkeklerin, futbol ve takım üzerine muhabbetleri saatlerce sürebilir ve keyifle dinlenebilir. Yol ne kadar uzun olursa olsun gözünüzde büyümez ve çok eğlenceli geçer. Arabadan indiğinizde çenenizde oluşacak ağrının sebebi budur, fazla düşünmeyin.
Deplasmana gitmenin en kötü yanlarından biri, arkanızda birilerini bırakmaktır. Gönül koyanlar, gitmemen için ısrar edenler olacaktır ama aldırmamakta fayda var. Çünkü deplasman tozunu bir kez yuttuysanız, bağımlılık yapar ki bunu sizin gibi olmayanlar anlayamaz. Ama üzülmeyin, insanoğlu her şeye alışıyor, buna da alışacaklardır. Ancak kalbiniz ılık ise ve ısrarlara yenik düşüyorsanız, arkadaşlarınız deplasmana giderken arkalarından el sallamak bir taraftarın yaşayabileceği en zor anlardan biridir, emin olun.
Hiç şüphe yok ki, deplasman yapmak, takımınıza karşı duyduğunuz sevginin bir aşka dönüşmesindeki en önemli yoldur. Uğruna çile çektiğiniz her şeyin daha değerli olduğunu düşündüğünüzde ne demeye çalıştığımı daha rahat anlayacaksınız. Ayrıca "cebindeki son parayla deplasmana giden insan"ın şehir efsanesi değil, gerçek olduğunu görmeniz içinde bulunduğunuz ortamın daha da anlam kazanmasına sebep olur. Kısacası deplasmana gitmek, sevgiyi aşka dönüştürür, halihazırda sahip olduğunuz aşkı ise körükler, içten içe yanar gidersiniz.
Son olarak; deplasmana gitmenin insanın kişiliği üzerinde etkileri olduğu da yadsınamaz bir gerçektir. Deplasmana gitmeyi adet edinmiş olan kişilerin daha dobra oldukları, az olsalar da kalabalığa karşı dik durabildikleri, haksızlığa karşı son gücüne karşı savaştıkları gözlemlerle tespit edilmiştir. Kısaca deplasman; bir hayat biçimidir, takımına duyduğun sevgiyi göstermenin en güzel yollarından biridir ve fedakarlığın çizilebilecek tek resmidir. Bu yazıyı, idolüm olarak gördüğüm, tanımaktan şeref duyduğum rahmetli Teoman Taş"ın bir sözüyle bitirmek isterim: "Bana göre asıl renk aşkı, deplasmana 50 kişiyle de olsa gidenlerin, sesi duyulmasa da bağıranların, inadına şehrimin takımı diyenlerin aşkıdır. Diğerlerininki olsa olsa özentidir. Basitliktir".
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.