Dini Siyasete Alet Etmek
Alet etmek ve alet olmak diye iki deyimimiz vardır. Alet etmek, bir kimseyi veya bir kavramı hoş olmayan bir işte aracı olarak kullanmaktır. Alet olmak ise zararlı, kötü bir işe aracılık etmektir. Çıkarları uğruna bir şeyleri alet edenler alet olmakla yüz yüze kalabilirler. Din, siyaset için alet edilir mi? Toplum için hangisi daha önemlidir? Din mi, siyaset mi? Yoksa her iki kavramın birbirini desteklemesi mi insanlara dünya ve ahirette saadet getirir? Mümkün olanları yapma sanatı olarak adlandırılan siyaset, dinden uzaklaşırsa veya dine muhalefet ederse ne olur o siyasetin hâli?
Eskiden beri siyasetçiler birbirleri için Dini siyasete alet ediyorsun! suçlamasını yapar dururlar. Efendim, dini siyasete alet ediyorsun. Oy kazanmak, bir koltuk, makam ve mansıp kapmak için dinî yaşamadığın hâlde dinî terimler kullanıyorsun. Yapmadıklarını ve inanmadıklarını dillendiriyorsun.
Gerçekten dini siyasete alet etmekle bunlar mı kastediliyor? Yoksa suç bastırmak için zeytinyağı misali suyun üstünde arzı endam mı ediliyor? Dine bağlı olanlar dinî terimleri kullanmamalılar. Yaşadıklarını dillerine yansıtmamalılar. Dinleri için yaptıklarını ve yapacaklarını anlatmamalılar. İçlerinde olanları dışlarına vurmamalılar. Özetle kendilerini gizlemeliler. Gizlemeyip özlerini sözlerine yansıtırlarsa milletin kalbine girerler. Sevgisini ve teveccühünü kazanırlar. Bu durum diğer grupların sonu ve iflası olur.
Dini siyasete alet etmeyin! sözünü en gür seslendirenlere, dillerinden düşürmeyenlere bakıyorsunuz. Hücum hataları yapmaktalar. Açılımlar saçılımlar yapmaktalar. Medya onların açılımlarıyla dalgalanmakta. Çarşaf açılımı, Kur"an kursu açılımı, imam aday, din ve diyanet açılımı
Ancak dün tam bunların karşısında mücadele veriyordunuz. Bunlar cumhuriyeti yıkmaktır, diyordunuz. Konuşuyordunuz, bağırıyor, haykırıyordunuz. Yürüyor, koşuyordunuz. Bugün n"oldu? Seçim mi geldi? Oy mu lazım oldu? Dindarlardan oy almadan başarılı olamazsınız mı dediler size? Böyle olmuyor, bazı uygulamaları değiştirmeliyiz, kanaatine mi vardınız? Yoksa din siyasete alet ediliyor da bizim mi haberimiz yok? Laiklik, cumhuriyet ve demokrasi dün tehlike altındaydı. Bugün niye değil peki? Yoksa sizin laiklik ve cumhuriyete bağlılığınız bu kadar mı? Bir oy uğruna eğilip bükülmeler, vazgeçilmez değerleri elin tersiyle arkaya itmeler, geleneklerle çelişip çatışmalar uygun davranış şekilleri midir?
Daha dün ezanı yasaklamıştınız. Allahu ekber diyenleri cezalandırıyordunuz. Dini kitapları toplatıp yaktınız. Dini zehir olarak gördünüz. Hac ibadeti ve Peygamberimizle dalga geçenleriniz oldu. Sahiplendiniz onları. Kur"an-ı Kerim"e saldırdınız.
Bugün de açık açık din sömürüsü yapıyorsunuz. Bu davranışa her ne kadar din sömürüsü demeseniz de her şey ortadadır.
Bu yazı bana yazılmış bir mektuptur, deyip üstüne alınanlar olabilir. Böyle bir muhatabın olmamasını dileriz. Böyle bir muhatap varsa da bulunduğu durumdan çark etmesini dileriz. Söylenen sözlerin değiştirilmesi, biz öyle dememiştik, demedik, diyemeyiz, denmesi o kadar zor mu? Dilin kemiği yok ki!
Din yaşanmak için vardır. Hayatımızı düzenlemek, insanları mutlu etmek için dinin kurallarına başvururuz. Dinin hayatımızdaki rolü bu olmalıdır. Siyaset ve siyasetçiler de mensubu oldukları dinden ne ölçüde güç alırlarsa o kadar başarılı olurlar düşüncesindeyiz.
Yanardöner siyasetçi istemiyoruz. Dik duran siyasetçilere ihtiyacımız vardır. Siyaset arenasında rol yapılmasın. Herkes yapacağını söylemeye çalışsın. Gerçekçi davranışlara ihtiyacımız var. Bu kadar da olmaz! dedirten hareketlere seçmenin karnı toktur. Artık millet her şeyi görüyor ve biliyor. Yarım asır öncenin seçmeni yok. Pek çok durumun değişmesi gibi seçmen de değişti. Seçmen iyi tanınmalı, ona göre davranılmalıdır. Böyle olursa daha güzel olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.