DİREN TÜRKİYE’M
Hemen hemen tüm yazar, akademisyen ve konuyla ilgili kalemlerin ortak düşünce ve ifadesinde, Türkiye’mizin nasıl bir ateş çemberi içine alındığını açıklarlarlar.
Bir de bunun sebeplerini, gelinen noktayı ve çözüm denklemini dile getirirler.
Elli yıllık gazetecilik hayatımın geçmişine dönüp baktığımda, pek de derin ve de uzun soluklu bir nefes aldığımızı hatırlamıyorum dersem, yanılmış olmam sanırım.
Zaten Koca Çınar Osmanlı devrildiğinde, bakiye toprağımız Anadolu ve Trakya’yı merhametsiz, hain ve vicdansız sömürgecilerin elinden ancak kurtarabildik. Yedi düvel diye dillerde dolaşan, yedi devlete karşı verdiğimiz kurtuluş mücadelemiz de Merhum Âkif’in dediği gibi “Bir hilâl uğruna Ya Rab, ne güneşler batıyor” mısraındaki yürek fırtınamızı, şehid kanlarıyla bu mübarek topraklara desenledik.
Suriye’de patlak veren Esat zulmü beş yıldır sürerken, terörünü kısmen bize ve Avrupa’ya da ihraç ta gecikmedi. Avrupa, Amerika ve Rusya’nın dünya üzerindeki tahakkümlerini, baskı ve sömürgeciliğini defalarca dile getirdik, getiriyor ve getirmeye devam edeceğiz. Birleşmiş Milletlerin söz sahibi beş ülke ne derse o oluyor. Ne demiştik; “Beş dünyadan büyük değildir.” Başka? “Siz iki yüzlüsünüz”..Başka? Sizler sömürgeci, vicdansız duyarsızsınız. Sizde adalet mevhumu diye bir şey yok!”
Gerçekten de bizim Deaş teröristine karşı verdiğimiz savaş ve kayıplarımız, ne Avrupa Birliği, ne Rusya ve ne de sözde müttefikimiz Amerika’nın mücadelesi ile kıyaslanmayacak kadar ulvî ve yüksektir.
Yine yıllardır dile getirilen, PKK ve PYD nin ortak çalıştıkları, aynı hedefe kilitlenen ateist ve İslâm düşmanı, Anadolu’muzu yıkmak isteyen güruhlar olduğudur. Ama gel gör ki, Sözde Müttefikimiz bir ara resmen âlenen güneyimizdeki PKK ya uçaklar dolusu silah yardımı yaparken, aynı zamanda bunlar teröristtir diyebilecek kadar ar damarları alınmış ikiyüzlü mahluklardır. Daha sonra nabzımıza şerbet, ağzımıza bir parmak bal sürüp, bizi kandırmanın reçetesini yazdılar. Dediler ki; Tamam pkk terörist ama pyd değil. Al bir kaya nerene dayarsan daya. Gerçekten iki yüzlülük yalancılık hatta ihanet ancak bu kadar olur. Yine bunlar değimliydi, Sadam’ı devirmeden önce, “nükleer santralleri var” dememişler mi di. Saddam’ı rahmetli ettikten, Irak’ı üçe bölen kardeş kavgasını ebedileştiren Amerika, savunmasını söylediği yalanını ikrar edecek kadar da pervasız.!
Netice şu; bize ne Amerika, ne Rusya ve ne de Avrupa Haçlı Birliğinden fayda gelmedi gelmez de. Öncelikle bunu artık kabullenelim. Avrupa’nın pejmürde, köhnemiş birliğine girmekten de vazgeçelim artık.
Bu Avrupa Birliğine, Nato’ya, Rusya’ya ve Paralel Yapı’ya karşı başkaldıran ve mücadele veren tek Adam’a, Usta’ya, Reis’e diyoruz ki; Diren uzun adam yanındayız. Yanındayız…..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.