DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞINA
Türkiye'de her kurum ve kuruluş kanun, yasa, mevzuat, yönetmelikle kurulur ve yönetilir. Diyanet de bunlardan biridir. Ancak bazen ya mevzuattaki yanlış ve eksikliklerin farkına varılmaz, yanlış devam eder, kurumun ya da bazılarının sistemden, yapıdan çıkarı vardır, kurum kutsaldır(!) diye kimse ses çıkarmaz. Ama zararı da vatandaşa olur. Bir vatandaş olarak gördüğümüz, fark ettiğimiz, rahatsız olduğumuz ve bu teşkilatı uyarma gereği duyduğumuz, düzeltmelerini istediğimiz hususlar vardır. Kendilerini haklı ya da haksız buldukları konularda cevap vermelerini bekliyor ve cevaplarını da vatandaşın takdirine sunmak istiyoruz.
1-Diyanetin hac hizmetlerini yürütürken uyguladığı yöntem şayanı dikkatdir. Bir farz ibadetinin bir kurumun inisiyatifine verilmesi ve hacca gidecekleri kura ile belirlemesi bize tuhaf gelmektedir. Şansınız varsa hacca gidebilirsiniz, yoksa 6-7 sene beklersiniz. Gidebilmeniz için yıllarca Cenabı Allah'ın size uzun ömür ve şans vermesi için dua etmelisiniz. Allah'ü Teala haccı kuraya bağlamamış, tombaladan çıkarsan gidebilirsin dememiştir. Tombala, loteri, şans oyunları başka konularda dinimizce haram iken nedense hac konusunda caiz olmaktadır. Şartlarım bu sene tutuyor, bana bu sene farz oldu deme şansınız yok. Adeta size farz olmasına Diyanet karar verecek. Bizce yöntem şöyle olmalıdır. Vatandaşı müracaat sırasına alabilirler. Sırası gelen gönderilir. Ayrıca alınan hac ücretleri de çok yüksek ve fahiş durumdadır. Umre organizasyonlarına bakıyorsunuz, aynı oteller, aynı sürede, aynı tam pansiyon 1000-1200 avro iken ve en az 13 kutsal mekan gezdirilirken, aynı şartlarda bir hac 4000-5000 avro arasında değişmektedir. Ücretler de aylar öncesinden tahsil ediliyor. Avrupa turları en lüks şartlarda, aynı sürede , kişi başı 1500 avroyu geçmiyor. Öğrendiğimize göre bu fahiş fiyatın nedeni şu imiş: Bedavadan götürülen, kıyak çekilen, kasaplıkla alakası olmayan ahbaplar, (Bana manav bir arkadaşım,seni kasap yardımcısı olarak götüreyim, ama bana kadar para vereceksin demişti) kafile başkanları, din görevlileri, hemşireler, ebeler, doktorlar v.s.v.s. Bunların da paraları hacıların sırtından çıkıyormuş. Eğer ekstra bir kar amacı güdülmüyorsa tabi. Vur abalının sırtına. Gariban hacı , kuradan çıktı ya, o sadece ibadetini düşünüyor; beni göndersinler de ne olursa olsun, vebali boyunlarına diyor. Elbette haksızlık ve yanlış yapan , hele de böyle bir konuda, hesabını verecek, ama bu kuruma yakışmıyor. Ya hacılara diktirilen o tuhaf askervari üniformalar gerekli mi, ya da öyle mi olmalıdır?
2- İmamlık kadroları o kadar çoğaltıldı ki, tenha dağ köylerindeki mescitlere imam verilmiş. İmam ezanı okuyor, cemaat olmadığı için kendisi tek başına kılıyor. Beş vakit böyle geçiyor. Bir imam tanıdığım ben köye 6-7 ay uğramıyorum demişti. Ne imam köylüyü tanıyor, ne köylü imamı. Sadece bir ezan için bu kadar maaşlar ödenir mi? Göreve gitmeyen memur olur mu? Bu konunun da gözden geçirilmesi gerekir.
3- Kurban konusunda, vatandaş şartlarını taşısa da taşımasa da kurban kesiyor. Kendisine vacip değilken kendini zorlayanlar, borca girenler, aile kalabalık çocuklar bir et yesin ,yıllık et ihtiyacını karşılayalım diyenler, evi kirada, erkek işsiz, ama gelinin ihtiyat olarak sakladığı altınlardan dolayı borçla kurban kesrenler, ayıp olmasın diye kesenler, ve benzeri durumlar. Bu konu da Diyanet tarafından kaderine terk edilmişlerden biri. Halka net ve açık bilgi verilmelidir.
4- Son günlerde merkezi ezana son verilerek her caminin ezanını kendi okuması zorunlu hale getirilmiştir. O ezanlar gereksiz uzatılmanın dışında ahenkli ve estetik idi, güzeldi. Güzel de kardeşim, şimdi öyle sesler ezan okuyor ki bir şey söylemekten hicap duyuyoruz. Müezzinliğin en önemli özelliğinin ses güzelliği olduğunu, ezan için görevlendirildiğini Diyanet bilmiyorsa başka söyleyecek bir şeyimiz yoktur.
5- Kur'an kursları, özel ya da resmi, ciddi bir teftişten geçirilmiyor. Sarfiyatların gerçek olup olmadığı denetlenmiyor,,. Depolarda unutulmuş, çürümüş gıdalar varken yerine yenileri alınarak israf yaşanıyor; vatandaşın dini ve insani duyguları istismar ediliyor. Bu konuda da hata ve suç işleyenlerin ciddi bir şekilde takip edilmesi gerekiyor.
6-Daha başka konular da var: İmsakın tespiti; fazladan oruç tutulduğu söyleniyor. Teşrik tekbiri nedir(ne anlama geliyor), nasıl oluşmuştur? Kura'nı Kerim Kadir gecesinde indirildi deniyor; oysa peygamberlik 22 sene sürmüştür. Bunlar tam açıklanmıyor. Saygılarımla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.