Doğu-Batı Davası
Mümin Sekman'ın "Her Şey Seninle Başlar" adlı kitabını bitirdim geçenlerde. Karakter, düşünce ve sosyal çevrelerle ilgili genel yapılmış mantıklı açıklamalar, tespitler vardı. Doğu kültürünün kaderci, Batı'nınsa kontrolcü olduğu yazılmış. Bu açıklamaya, tespite doğruluk payı verecek olursak, Türkiye'nin karakterini çıkarabiliriz. Oysa ben bizim ülkemizde kadercilik kadar kontrolcülüğün de mevcut olduğuna inanıyorum.
Türkiye şuan dünya sahasında en güzel yerde oynamıyor, oynayamıyor çünkü. Özel sektörlerin baltalanıp soyulması, sermayelerin yenmesi, Avrupa ülkelerine satılan ürünlerimizin teliflerini düşündüğümüzde, kımıldamak mümkün olmasın diye beton muamelesi görüyoruz. 'Betonlaşmamız için ayaklarımıza çimento dökülüyor' gibi bir engel olma çabası...
"Kadercilik kadar kontrolcülük var" dediğim bu. Görmezden gelme felsefesi(!) Şimdi de seçimlerin yakın olduğuna bakarsak bu söylediklerimden pek uzak olduğumuzu söyleyemeyiz. Bu iş yönetimin, idarenin, sorumluların işi! Halkın oyunu yine halktan güler(!) yüzle ve ziyaretleriyle almaya çalışanlar vatandaşın elini sıkmak için özellikle bu günlerde sokaktalar. Hani "bak ne kadar halk eli sıktım, elim terledi" gururu sözde. İşte bu düşünülmüş bir "halkı sazan yerine koyma" felsefesi. Kontrolcülük budur işte! Kendi isteklerince halkı şekilden şekle sokma politikası! Halksa bunlardan dolayı kaderci olanlardan.
Yani 7 bölge 7 iklim Türkiyemizde hem Doğu, hem Batı bulunuyor dediğim dava bu dava! Çünkü "o" bakanların seçimdışı halkın huzuru için sıradan bir günde el sıktıklarını ben hemen hemen hiç görmedim. Yok diyecek kadar nadir! Hepsi çıkar için çünkü! Halkın halk olduğu bugünlerde mi gelir bunların aklına? Seçim öncesi insanı işsiz bırakarak "bana oy ver, seni iş sahibi yapayım" diye oy avlayan tiyatrocuların marifetleri bunlar. Hepsi ortada!
Ülkemizin kontrolcü ve kaderci olmasının dışında yeni ve farklı bir teori olmadı hiç bir zaman. Olmuşsa da saklamışlardır! Halk alacaklı olmasın da hep onlar kazansın!
Sorunlarımızın nedenleri bile belliyken tembellik sergileniyor çalışkanlık yerine. İş yapanları görmedik daha! Çalışkanlık sadece kürsüye çıkmak, oy istemek, alışveriş listesi gibi alıp yapılacakları sıralayıp anlatmak ve halkı arkasına almak değildir! Halk yenilik görmek istediği ve söyleyip verilen sözlere inandığı için oyunu veriyor sana. Oy demek namus demek bizim ülkemizde! Türklük söylenenlerin arkasında durmakla olur! Bu anlamı çirkinleştirmekten vazgeçin!
Özellikle şu seçimlere yakın olduğumuz günlerde Mümin Sekman'ın şu sözünü unutmayalım:
*Ben de bir Türk olduğum için, yaptığım her espri ya da eleştiride kendimi gösteriyorum! Kendi hatalarımıza gülebilmemiz, kendimize güvenebilmemizi gösteriyor. Dünyayı gezdim, kararımı verdim, Türk olmak güzel şey!*
Bizim kürsüde bulunanlarımız aldıkları eleştirilerde kişiye saldırmak yerine kendilerine gülüp güvensinler, kendilerini göstersinler. Özellikle şu seçimlerde kimse kimseyi "sakın" üzmesin, kırmasın.
Barış ve Sevgi Dileklerimle