Düşüncelerinizden nefret ediyorum, fakat
Bir toplumun ne kadar aydın ve çağdaş olduğu demokrasiye nasıl sahip çıktığıyla ölçülür Kaldı ki, yine bir toplumun aydınları, ışığını özgür düşüncelere borçludurlar. Demokrasiler de özgür düşüncelerle yeşerir ve gelişir... Eğer bir memlekette özgür düşüncenin kollarına pranga vurulmuşsa, o diyarda düşünce ve ilim insanına rastlayamazsınız
Eğer bir ülkede demokrasinin gelişmesini ve ilim ve fende ileri gitmiş ülkeler düzeyine çıkmasını istiyorsanız, özgür düşüneceksiniz ve özgür düşüncenin önüne engel koymayacaksınız
Bir ülkede her 10 yılda bir demokrasi inkıtaya uğratılıyor da yıpratılıyorsa, bu o ülkenin medeniyetler seviyesine çıkması önünde ciddi engel ve tehdit oluşturmaz mı?...
Siz batı toplumlarının demokrasilerine sahip çıkmamış olsalardı, yıllardır içinde kaldıkları karanlık çağları nasıl aşacaklarını zannediyordunuz Ancak ve ancak demokrasilerine sahip çıkarak,onu koruyarak, savunarak ve geliştirerek başarıyı yakalamış olduklarını bilmeliyiz artık
Düşüncelerinizden nefret ediyorum fakat o düşünceleri savunma hakkını size kazandırmak için ölmeye hazırım" diyor Voltaire, konuşursanız, sustururuz mu diyor?
Dememiz o ki, düşünce özgürlüğünün olmadığı yerde demokrasiden söz edilemez
Yani demokrasilerin varlığını sürdürdüğü ülkelerde halk kendi geleceğini yine kendi iradesiyle tayin eder
Şimdi ülke,demokrasilerde olmayacak parti kapatma gibi yeni bir tartışmanın hatta kırılmanın eşiğinde
Parti kapatmalarla,her on yılda bir müdahalelerle bir yere gidemediğimiz ve gidemeyeceğimiz ortadayken,tüm bu anlamlar etrafında bir muhasebe yaparsak, halk iradesini hiçe saymaya ve halkın egemenliğini yok sayarak toplumun önünü kapamaya hakkı var mıdır?...
Dolayısıyla, Türkiye bir hukuk devletidir. Hukuk devletinde kapatma gibi şeylerin bırakın eylemini, söylemi bile olmamalı
Baskı, dayatma, müdahale ve yasaklar devri çoktan kapanmış, tarihe karışmış olmalı...
Her kapatma olayı aynı zamanda sivil toplum kuruluşlarına karşı da yapılmış bir tehdit, hatta kötü bir gelenek olarak gelecek kuşaklara bırakacağımız en kötü örneklerimiz olmaz mı?
Daha henüz geçmişin yaraları kabuk bağlamadan ve onları çocuklarına anlatma zorluğu yaşayan bu toplum bugün yaşananları nasıl ve ne şekilde anlatacak,ifade edecektir?...
Son söz, gelişmeyi, kalkınmayı ve huzur içinde yaşamayı arzu eden bu toprağın insanları olarak geçmişteki o, sosyal hayatın ve ekonominin çöktüğü buhranlı yıllara tekrar dönülmeden,son günlerde yaşanan bu gelişmelerde de demokrasinin üstün geleceğine inanıyor ve öyle olmasını diliyoruz...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.