EYVAH DEMEMEK İÇİN
İnsan vav şeklinde doğar, bir ara doğrulunca kendini elif sanır. İnsan iki büklüm yaşar, oysa en doğru olduğu gün ölmüştür. Mevlana"nın da dediği gibi ölüğü gün aslında ona bir düğün gecesidir ve onun dirildiği gündür.
Kulluğun manası vavdadır, elif ulûhiyetin ve ehadiyetin simgesidir.
O yüzden Lafzı ilahi elifle başlar. Elif kâinatın anahtarıdır, vav kâinattır. Rabbi vav gibi mütevazı olsun ister kulları. Seyit Nesimi"nin dediği gibi kul nefsini temizler, sıfırlarsa iki büklüm olmaktan kurtulur. O gün, ölüm günü de olsa değerlidir, güzeldir.
Musa dal olmuştur ama Firavun"un gözü Elifte kalmıştır. İbrahim ateşte vavdır, Nemrut bizzat ateşe odun. Yunus, vav olup balığın karnında anca kurtarmıştır kendini. İnsan iki büklüm olunca rahat eder ana karnında. Boylu boyunca uzansa da kim rahattır mezarında? Vavın elifle münasebeti ne kadar iyiyse, kâinatın dengesi de o kadar düzgündür. Dünyada kul vavdır. Elif olmaya özenmemelidir. Elife ve vahdaniyete ulaşmaya gayret etmeli bu yolda gayret sarf etmelidir.
Kim kimi hatırlarsa evvel o ona koşar. Kâinatta tüm cisimler boşlukta dönerken insan belki o yüzden boşlukta kalmamış, Rabbi onu imanla doldurmuştur. Evvelde eliftir, bir ilahi nefesle ahirde vav olur kâinat. Manayı bilmeyenler vav diyemez vay der.
Buna anlamca vaveyla denir. Yani vav olamadıkları için feryat edenlerin hâlidir. Elif bir ağaçtır, insan ise onun dalıdır.
Azrail budadıkça nefesleri daha gür çıkar sesleri. Her biri Dal olur ve o ağaçtan beslenir. Vav olur o ağacın gölgesine sığınır.
Ve insana seslenir, peygamber eliyle ulaşan mesajı "hem dal hem vav ol!" der insana. Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridir. İyiliği emrederler, kötülüğe engel olurlar. Namaz kılarlar, zekât verirler. Allah"a ve Resulüne itaat ederler. İşte bunlara rahmet edecektir. Şüphesiz güçlüdür, hâkimdir.
Başkasının önünde eğilmek ne zordur. Birilerinin emri altına girmek ne ağırdır. Krallara boyun eğmemiş insan görmediği bir varlığa mı itaat edecektir?
İnsan kendinin bile farkında değildir iki lam birbirine sarılıp kâinatı ayakta tutan sütunlar gibi durmuştur elifin ardında, kâinatın gezegenleri yuvarlanıp son harf misali peşinden giderken insan yolculukta geri kalmanın acısını ne zaman anlayacaktır. Zordadır, sığınacak yeri yoktur. Evrene ve seslere kulak verenler duyar yeniden o kutlu çağrıyı:
Sabır ve namazla Allah"tan yardım isteyin. Rablerine kavuşacak ve O"na döneceklerini umanlar ve Allah"a gerçek bir saygı gösterenlerden başkasına namaz elbette ağır gelir.
Sonra çağırır insanı, belki cennet kokusunu duyurmak içindir bu davet, belki kendi yanına çağırıyordur.
İşte o ayet: Secde et, yaklaş!
Eğil ve ben senin başını göklere erdireyim, yıldızları ayağına sereyim, sana gezmekle bitiremeyeceğin cennetler, sayamayacağın nimetler vereyim demektir bu.
Secde et, vav ol, vay dememek için şey olan insan her şey demek olan Rabbinin önünde
Bu yazıyı Ahmet Hamdi Kama buldu, bana gönderdi. Ben de beğenerek siz okurlarıma ilettim. Yazarını bulamadık. Yazarının kalemine sağlık. Güzel teşbihler, etkili cümleler kullanmış.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.