Daha önceleri İtalya'da ortaya çıkan, Mussolini'nin yönetiminde oluşan, "çapul, siyasi bir örgütlenme" dir. İki dünya savaşı arasında Almanya'da da, Hitler ile Nazizm olarak ortaya çıkan faşizm, Avusturya'ya, Hollanda'ya, Belçika'ya, Japonya'ya sıçramış, dünyayı kan gölüne çevirerek, bir felakete sebep olmuşlardır. İnsanoğlunun doğasına ve ruhuna işleyen faşizm, haksızlık, usulsüz lük, rant, sömürü, kazanç hırsı, yasadışı mekanizmaların koruyup kollayıcı, parti durumundadır. Kapitalizmin sermayesiyle beslenen, beslendikçe semiren, sömürgen burjuvanın kapı bekçiliğini yapan baskı ve şiddet rejimidir. Bu tarife uyan yönetimler iktidara geldiklerinde, mevcut oylarını yeterli görmezler, yasaların adaletsizliğinden şikayet ederler fakat adaletsiz seçim sistemiyle daha da fazla oy almayı da ihmal etmezler. Halka daima yalan söylerler ve halkın anlamadığını düşünürler.  Ülkede yokluk yoktur fakat yoksulluk, mağduriyet alır başını gider. İşsizlik yüzünden kitleler, gayrimeşru işlere ve kayıt dışı ekonomiye kayarlar.  Bir tarafta "dolar milyarderleri listesine girenler özenle korunurlar." İşine gücüne adeta çivilenmişcesine çalışan insanlar işini kaybetme korkusu yaşarlar. Toplum kendine verilenlerle adeta idare etmek zorundadır. Eylem ve mitinglerle hak aramak gösteri yapmak engellenir. Sosyo - ekonomik Travma yaşanan ülkede aile faciaları, hunharca cinayetler gündemden düşmez.                                                                                       
Aç gözlü kazanç sahipleri, bu durumu işbirlikçi iktidar yoluyla münferit olaylar olarak gösterir ve vatandaşların müşterek sorunları olmaktan çıkarırlar. Muhalefet partileri, sendikalar, sivil toplum örgütleri, dernekler, medya ve gazeteler ya sindirilir ya ele geçirilir.  Devletin hiçbir kurum ve kuruluşu, istatistik bir olumsuzluk göstermeye cesaret edemez. Olumlu gösterenler ödüllendirilir.      
Faşist yönetimin koruması yetmeyen zenginler, fakirlerden korkularına yüksek güvenlikli duvarlar içine yaptırılan lüks sitelerden aldıkları, konutlara taşınmaktadırlar.  Tabii ki, bu "insanoğlundan olma yaratıklar " ne kadar, biz yurdum insanından farklı yiyip şişinseler de, ne kadar yükselseler de, düşüşleri o kadar sert olacaktır. Demokrasiler de boşver denilen, aranmayan en küçük hak,"faşizmin kasasına" girer!   
                       
Saygılarımla