FATİH’ in BABASI 2. SULTAN MURAD
TEFEKKÜR
Dursen Özalemdar
FATİH’ in BABASI 2. SULTAN MURAD
(1404-1451)
Osmanlının şanlı sultanlarından Murâd Han vefatından birkaç gün önce etrafı dolaşmaya çıkmıştı. Yol üzerindeki bir köprübaşında bir dervişe rastladı. Selâm verdi. Derviş yaklaşarak, “Hey Padişah’ım, Tövbeye niyetlen. Çünkü vaden yakındır.” Sultan Murâd dervişe teşekkür edip. Dualarda bulundu. Sultan kendisine ölümü hatırlatanları hoşlukla karşılar, Allah rızası için yapılan nasihatleri can kulağı ile dinlerdi.
Refakatinde bulunan İshak Bey’e bu devrişin kim olduğunu sordu. Emir Sultan’ın müritlerinden olduğunu söyledi. Emir Sultan adını duyan Padişah,”Bunda bir hikmet var”dedi. Hemen Tövbe-i Nasuh eyledi. Yanındaki bey ve paşalarına da dönüp,”Yarın mahşer gününde şahidim olun , işte bütün günahlarıma tövbe ediyorum” dedi.Dervişe de izzet ve ikramda bulundu. Geriye dönüp sarayına geldi. Daha kapıdan girerken başına bir ağrı düşüp hastalandı. Her Müslüman gibi hazırladığı vasiyetnamesini çıkardı. Veziri Çandarlı’ ya verdi.
Vasiyetnamesinde, kendisinden sonra oğlu Şehzade Mehmed’ in (Fatih) in Sultan, Çandarlının Vezir olmasını arzu ediyordu. Vefat edince Bursa’ya götürülmesini ve orada meftun olan büyük oğlu Alâeddin Ali’nin yanına defnini istedi.” Vücudumu doğrudan doğruya toprağa gömün. Cenab-ı Hakk’ın rahmeti, yağmuru üstüme yağsın, Hükümdarlar gibi üstüme kubbe yapmayın, Mezarımın çevresine Kur’an-ı Kerim okuyanların oturması için yerler yapsanız yeter. Cuma günü defnolunmak arzumdur”
Mekke ve Medine fukaralarına gönderilmek üzere ve türbesi için kendi öz malından bir miktar para ayırdı. Vasiyetinin sonunda ise, “Ve dahi vasiyet eyle dük ki, Bir yakut yüzüğümüz vardır. Bir yanında deliği olup 95.000 akçeye alınmıştır. Vezni (ağırlığı)bir miskalden ziyadedir. Anı (yüzüğü) satalar ve kabrimiz yanında Kur’an-ı Kerim tilavet edenlere sarf ideler. Ta ki, tükeninceye dek. Ve dahi vasiyet ederim ki. Bir elmas taşlı yüzüğümüzü dahi satıp günde 70.000 kerre (Kelime-i tevhid) çektireler. Buna yedi gün devam edeler. Badehu satıp borcumuzu ödeyeler… dedi. Vezirlerini şahit tutup, her birine imzalattı. Üç gün hasta yattıktan sonra vefat edip Hakk’ın rahmetine kavuştu. . .
Türk düşmanlığıyla ün yapmış Bizanslı tarihçi Dukas, Sultan Murad aleyhine söyleyebileceği bir söz bulamayarak şu tespitte bulunmuştur.”Murad düşmanlarına karşı babamdan da daha mülayim davranır ve kin beslemezdi. Allah bilir ki, Murad halka karşı daima teveccüh ve fukaraya çömert idi. Bu lütuflarını yalnız kendi ırkından ve dininden olanlara değil. Hıristiyanlara da gösterirdi. Hıristiyanlara karşı yaptığı yeminli anlaşmaların hükümlerine riayet ederdi. Murad’ın hiddet ve şiddeti çok sürmezdi. Muzafferiyetten sonra o, düşmanı takip etmezdi, herhangi bir milleti sonuna kadar mahvetmek istemezdi. . . Harpten nefret eder sulhu severdi.”
Tespitindeki, CİHAN DEVLETİ olma özelliklerini saymakta ve bu günkü idarecilerimize örnek teşkil etmektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.