Formun Üstü Yazmak mı, karalamak mı?

 Niçin yazı yazılır? Yazı yazmanın faydaları nelerdir? Yazılan yazılar bir vesika, bir delil niteliği taşıyabilir mi? Karanlık dönemlere ışık tutmada yazılardan faydalanmak mümkün müdür? Geçmişle gelecek arasında bir bağ kurmada yazılar ne derece bir role sahiptir?

   Yazmanın önemini vurgulamak için yazıma bazı sorularla başladım. Bu sorulara genelde olumlu cevaplar verilir. Yazmanın önemini onaylatmak için sorulmuş sorular olarak da bakılabilir bu sorulara.

   Dış görünüş çok önemlidir. Bir şey alırken veya beğenirken genelde dış görünüşe bakılır. Dış görünüşün büyüsüne kapılanlar, adeta çarpılmışçasına bir hâl alırlar. Düşünmeden verilen bir kararla beğenme veya alma eylemi gerçekleştirilir. Bir pazarda iri iri domatesler çok ilgi görür. Çileğin tombulu tercih edilir. Elmanın, armudun canlısı ve dirisi beğenilir. Ayvanın en sarısı, narın en kırmızısı, kavunun en güzel kokanı, sebzelerin canlı ve diri olanları, balıkların dirisi ve parlayanı pazarlardan eve taşınmayı başarırlar. Rakiplerine göre mücadeleyi kazananlardır bunlar.

   İnsanlar, karşı cinsleri seçerken de çoğunlukla dış görünüşün çekiciliğine mağlup olurlar. Boylu poslu, kara kaşlı, kara gözlü, yağız bir delikanlıyı koluna takmak isteyen bir sürü genç kız vardır. Hoş, zarif, nahif, ince belli, servi boylu, uzun saçlı, siyah gözlü bir kız için de bilmem kaç erkek ne eziyetlere katlanır. Ne mücadeleler verir. Sonuçta mücadeleyi bir kişi kazanır. Bu kazanım bir kaybediş de olabilir.

   Pazarda güzelliğine kapılıp aldığı meyvenin eve gittiğinde tatsız olduğunu görüp üzülen bir insanı düşünün. Yine çok mücadele vererek mahremine aldığı eşi konusunda yanılan insanları düşünün. Dış görünüş yanıltıcıdır. Çok önem verilen dış görünüş, insanı yanıltabiliyormuş. Dış görünüşten çok iç dünya önemlidir. Dış görünüşün ardındaki gerçeği aramaya çalışmalıyız.

   Gelelim yazı olayına. Yazıda da elbette dış görünüş çok önemlidir. İmla ve noktalamaya dikkat edilmelidir. Büyük mü, küçük mü yazılmalı; ayrı mı, bitişik mi yazılmalı; sert mi, yumuşak mı yazılmalı bunları bilip uygulamalıyız. “Ben bunları bilmem kardeşim!” diyemeyiz. Yazıyorsak bileceğiz. Yazacaksak bileceğiz. Yazdığımız konu içerik açısından çok güzel de olsa şekli ikinci plana itemeyiz. Zehri altın tepside sunmak yanlıştır. Balı paslı bakır tasta sunmak da yanlıştır. Önemli olan balı altın tepside sunabilmektir. Amacımız bu olmalıdır. Aksini yaparsak medya kirliliğine yol açarız. Bize ayrılan köşeleri boşu boşuna işgal etmiş oluruz.

   Her yazımızın bir ana fikri, bir tezi olmalıdır. Öylesine, özensizce yazılmış bir yazıyı başkalarıyla paylaşmamalıyız. Orta birinci sınıf düzeyinde 40 puanlık yazılar yazıp da “Ben de bir köşe yazarıyım.” diye toplumda gezmemeliyiz. Bu konuda gazeteler de seçici davranmalıdırlar. Eli kalem tutmamış, kompozisyon derslerinde 50"den yukarı not alamamış, hayatında kitap okumamış, okuduysa da anlamamış kişiler yazı yazamaz. Sehven “Sen de gel yaz bir yerlerde.” denen birisi düşünmeden, tartmadan “Neden olmasın?” derse ve iştah kabartarak yazmaya soyunursa bu çok yanlış olur. Ona yazmak da diyemeyiz. Desek desek "karalamak" diyebiliriz.  

 

 

 

  

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsa Abanoz Arşivi
SON YAZILAR