Gri, Puslu ve Sisli..

Soğuktu, bir şubat gecesi gibiydi.. Penceremi sessiz  tıklayıvermişti.. Yorgundu, yaralıydı.. Bir saniye öylece bakıştık.. İçeri almam için yalvarır gibiydi.  Kanatlarını tutamayacak kadar bitkin görünüyordu.. Pencereyi açtım. Bakışlarından bin bir ıstırapla geçen bin yılların hikâyesi okunuyordu.
Yanı başımda “Öyle kapalıydı ki yüreğim senden önce,
şimdi bir ışık var içimde bir yerlerde ve bu ışık beni çok korkutuyor..” diye başladı
konuşmaya..
Sürekli ve süren bir yalnızlıktan bahsetti. Sürüp giden bir yalnızlıktan.. Kalabalıklar içinde yalnız olmaktan bahsetti. Hapseden ve hapis hayatı yaşatan yalnızlıktan..  “Kristal yalnızlığımın içinde darmadağınığım” diye inledi.
 Onu avucuma alıp, acı sızan güzel gözlerinden öptüm usulca.. Gagasında incecik bir kan izi vardı.. İncecik bir sızı vardı yüreğinde.. Kalbi çok hızlı atıyordu.. Korku, heyecan ve karasızlık atıyordu..
Ona şiirler okudum.. Bana hayat hikayesini anlattı.. Daha fazlasını yaptı.. Her gece bir hikaye anlattı.. “Anlat Şehrazat”. “Ne Anlatayım Efendimiz..”
Her gece bir başka aşk masalının acısını tattırdı bana.. Her gece bir başka aşık için ağlattı beni.. Anlattı, anlattı ve bir gün; “gitsem canım çok acıyacak biliyorum, gitsem canın çok acıyacak biliyorum”
Ve gitti. “Yer ayırma bana yüreğinde” dedi ve gitti..
Bir orman kurudu içimde, bir deniz tükendi, bir fırtına esti.. Alıp götürdü sevgiyle verdiği neyi varsa.. Hepsi peşinden gitti.. Sonsuza uçuşuna baktım ardından, bir daha asla duyamayacağım kanat çırpışları izledim.. Guaj bir yalnızlık çöktü, pastel sessizlik doldurdu boşluğunu.. Acı oturdu sevgiden kalma viraneye..
Şimdi her rüzgarın ve yağmurun çıkardığı çıtırtıyı o zannederek fırlıyorum cama.. Pencereme ilk konduğu yerde çok küçük bir tüyü kalmış.. Küçük ve kanlı bir iz.. İçinde "Yorumsuz bir hayatı seçiyorum" mesajı saklı, denize bırakılmış ve sahilime vurmuş bir şişe gibi  bakıyorum ona.. (İzi kalmış gözlerimin gözünde.. Sızı akmış yüreğimden yüreğine..) İçimi yeşerten ve fırtınalarımı dindiren bir işaret arıyorum geçmiş ve gelecek arasında, tüy gibi hafif hatırasında..
Bir gün kar yağdı..
Üç gün kar yağdı..
Havada uçuşan melek kanatlarında aradım isminin "gel" halini; mavi bir hülya gibi düşüyorlardı yerlere beyaz kristaller..Ne ki ne bir selam vardı ne de bir ışık..
Bir gece ansızın geldi..
“Çağırmalarına dayanamadım” dedi. “Merak ettim seni” dedi. “İçeri girmeyeceğim böyle kalalım, bakalım birbirimize, özledim seni” dedi.. “Peki” dedim.
Günlerce öyle kaldı.. Bakışları ısıttı dünyamı.. Şiir okudu, masal anlattı yine.. Bir Simurg telaşı bırakıp camın kenarına; karla birlikte eridi ve gitti.. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Recep Yazgan Arşivi
SON YAZILAR