Güneş yükseliyor
Düğünde zurnaya, çeşmede kurnaya aşık olanlar, çeşme başında susuzluktan ölür, düğünde ise gelini göremezlermiş. Artık Samsun'da aşıklık döneminin bittiği, gerçekle yüzleşme dönemi başladığı gün gibi ortaya çıkıyor. Samsunlu yavaş yavaş sırtında taşıdığı cenazeleri musalla taşına bırakacağa benziyor.
Vakti zamanında bir köy varmış. Bu köydekiler hayatlarında hiç çakal görmemişler. Bir gün köylülerden biri, çeşmenin başında bulduğu çakal yavrusunu beslemeye başlamış. Çakal yavrusunu gören diğer köylüler onu köpek zannetmişler ve "Bu büyüyünce iyi çoban köpeği olur. Bizimkiler gibi miskin değil" diyerek, bal ile süt ile beslemişler. Çakal semirmiş ve kuzu sürüsünün çoban köpeği olmuş. Sürüden hiçbir koyunun ayrılmaması için sabahtan akşama kadar bir o tarafa bir bu tarafa koşan çakal, önce çobanın sonra da tüm köyün güvenini sağlamış. Ancak köyün sürüsü günden güne eksilir hale gelmiş. Bu esnada sürünün eksilmesinde kendisinin suçlanması üzerine çoban yaşlandığını bahane ederek sürüyü güdemeyeceğini söylemiş ve köyden ayrılmış.
Köylüler aracı koymuşlar etmişler, köye genç bir çoban bulmuşlar. Çobana da "Bizim bir köpeğimiz var onunla iyi geçinip sürüyü yönet" demişler. Sürüyü alan çoban bir de ne görsün, köylünün ballana ballana anlattığı köpek çakalın ta kendisi. Çoban durumu anlamış, kaybolan koyunların hepsini bu çakalın yiyemeyeceğini de bildiğinden, "Ben bu işi çözerim ama, önce bu çakal bakalım kimlere bu koyunları teslim ediyor" diyerek bir müddet vaziyeti akışına bırakmış. Gel zaman git zaman olayları görmezlikten gelen ve sürüden kaybolan koyunların izini süren çoban, sonunda çakalın birkaç kurda koyunları teslim ettiğini görmüş. Doğru gidip durumu köylüye anlatmış. Çobanın feraseti ile uyanan köylüler eline aldıkları sopalar ile önce çakalı ardından da kurtları kovalamaya başlamış.
Samsun eski Samsun değil. İnsanı örgütlenmeye, sesini çıkarmaya başladı. Kısa bir süre öncesine kadar devlet adamlarının yanında sanki yardımcısı gibi gözüken çakallar yüz bulamaz oldu. Şehrin önde gelen devlet adamları ittifakı halk ile yapmaya, kurtları çakalları yanlarına yanaştırmamaya başladı. Bu Samsun için çok önemli. Çünkü, çakalla, kurtla arkadaşlık yapan çoban, kurtların kuzuları yemesine istese de engel olamaz. Sürünün içerisindeki çakallar, kuzuları birer birer kurtlara yem ederler de kimsenin haberi olmaz. Ne demiş atalarımız zalime yakın olan mazluma uzak olur.
Samsun'da birçok kargaşalıklar yaşanmıştır. Ancak bu kargaşalıklar nedeniyle kimin ne olduğu ortaya çıkarak kurt, çakal ve kuzu arasındaki fark gözler önüne serilmiştir. Belki henüz güneş tam doğmadığından, gecenin alaca karınlığı tamamen kalkmadığından bu farkı sezinlemeyenler olabilir. Ancak bulutların arasından sızan kızıllığın arkasındaki güneş mızrak boyu yükseldiğinde etraf tamamen aydınlanacak. İnşallah o günleri görecek, çöp ile samanı ayırt eder hale geleceğiz. Bu bizim için ve Samsun için çok önemli. Bu şehir insanı için yapılacak çok iş var. Yeter ki etraf aydınlansın da herkes işinin başına dönsün. Samsun'un çok daha iyi yerlere geleceği ümidiyle hoşçakalın.