Hakk'a çağırmak
Kuranı, İslam’ı ve Allah’ın vahyini ifade etmektedir.
Hiç şüphesiz ki bir imtihan için dünyaya gönderilen insanoğlunun koşması farklıdır.
Kimi Hakk’ın yanında yer alıp Hakk’a çağırır; kimi batılın yanında yer alıp batıla çağırır; kimi biraz haktan biraz batıldan karmakarışık bir hayat yaşar. Herkesin koşması farklı olduğu gibi imtihanlar da farklıdır. Kimi malıyla, kimi evladıyla, kimi şöhretiyle kimi de makam ve mevkisiyle imtihan olunmaktadır.
Hakk’ın yanında olup Hakk’a çağıranların dışındakilerin hüsranda olduğunu, aldandığını ve kaybedenlerden olduğunu Yüce Allah Asr suresinde açıkça beyan etmektedir.
Unutmayalım ki Hakk’ın sustuğu yerde batıl konuşur. Hakk’a çağırmanın yapılmadığı bir cemiyette hayatın batılların egemenliğinde kalacağı şüphesizdir.
Yaşadıkları anı Hak üzere değerlendirmeyenler,yarınları bitmeyecek bir hazine gibi görenler şüphesiz kendilerini giderilemeyecek tehlikelerin azap cenderesine sokmaktadırlar.
Nasıl ki güneşin kaybolmasıyla karanlık başlıyorsa ve bütün kötülüklerin çoğu karanlıkta işleniyorsa Hakk’ın bir toplumda hâkim olmaması, yok olması da batılın yeniden doğmasına sebep olur.
Bundan dolayıdır ki bir toplumda batılın karşısında Hakk’ı tutup kaldıracak ve onu Allah’ın emrettiği şekilde yaşatacak kişilere ihtiyaç vardır. Bu kişiler öncelikle din alimleridir, hakkı bilen siyasiler ve eğitim sorumlularıdır.
Hakk’ı yaşamayıp gizleyen batıla yer verir, batılın yayılmasına sebep olurlar.
Batılın yayılması da Hakk’a karışmasına neden olur. Hak ile batılın karışması ise insanlığı bunalımlara, felaketlere ve karanlıklara sürükler.
Bunun için de Yüce Rabbimiz bizleri şöyle uyarmaktadır: “ Ey İman edenler! Allah’ın emirlerine ve yasaklarına muhalefet etmekten sakının. Herbir kişi ahreti için ne yaptığına bir baksın.”(Haşr/18)
Şüphesiz ki Yüce Allah insandan Hak üzere olup, Hakk’ın yanında yer almasını ister.
Bir güzel söz vardır, bir de en güzel söz vardır. Kuran en güzel söze çağırmanın ve en güzel sözü üretmenin eğitimini vermektedir. Yüce Allah Fussilet suresi ayet 33’de Hakk’a çağıranları şöyle methetmektedir:
“ “Ben şüphesiz Müslümanlardanım” deyip de doğrulukla çalışan ve Allah’a çağıran kimseden daha güzel sözlü kim olabilir?” Bu ayet ile Yüce Allah bizleri daima kendine ve en güzel olan söze çağırmaya davet etmektedir.
Unutmayalım ki Cennet gecesi olmayan sonsuz bir gün; cehennem de gündüzü olmayan sonsuz birg ecedir.
Mehmet Âkif Ersoy’un ASR Sure Şiirini hatırlatmak isterim;
Hâlık'ın nâmütenahi
adı var en başı Hakk
Ne büyük şey kul için Hakk’ı tutup kaldırmak
Hani ashâb-ı kirâm ayrılalım derlerken
Mutlaka sûre-i ve’l-Asr’ı okurmuş bu neden ?
Çünkü meknun o büyük sûrede esrârı felâh (kurtuluş sırları)
Başta iman-ı hakikî geliyor sonra salâh
Sonra Hak, sonra sebat, işte kuzum insanlık
Dördü birleşti mi yoktur sana hüsran artık.
Ne mutlu Hakk’ın yolunda olup Hakk’a çağıran ve haklının yanında olanlara…
Bu seçim Arefe’sinde
Tüm siyasilerimize ithaf olunur.
Allah’a emanet olunuz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.