İslam'ın ilk emri aynı zamanda şartıdır
Değerli okuyucular,
Mensubu olmakla devamlı olarak şeref duyduğumuzu belirttiğimiz dinimizi ne kadar bildiğimizi, bildiklerimizin doğru olup olmadığını genellikle sorgulama ihtiyacı hissetmeyiz. Bu cümleden olarak dinimizin adı olan İSLÂM ne demektir? Dinimizin kaynağı olan KUR"ÂN ne anlama gelmektedir? Kitabımızın kaç âyet ve kaç sûre olduğu, içeriğinin nelerden oluştuğu, hitap ettiği çevrenin kimlerden teşekkül ettiği gibi soruları genellikle sormayız ya da bu soruların cevaplarının çok basit olduğunu söyleyerek konuyu geçiştirmeyi tercih ederiz.
İşte geçiştirdiğimiz sorulardan bir tanesini bugünkü yazımızda ele almak istiyoruz. Sokakta önümüze gelen herhangi birisine İslâm"ın şartları kaçtır? diye sorsak, alacağımız cevap hemen hemen standarttır ve beştir. Acaba İslâm"ın şartı gerçekten beş midir? Yani İslâm"ın şartları Kelime-i Şehâdet getirmek (Yüce Allah"tan başka ilâh olmadığını ve Hz. Peygamber"in O"nun kulu ve elçisi olduğunu inanarak söylemek), namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek ve hacca gitmekten ibaret midir? Cevap evet böyledir diye şekillendirilir. Üstelik bunu söyleyenler konuyu Hz. Peygamber"e ihale etmeyi de ihmal etmezler. Onlara göre İslâm"ın şartlarının beş tane olduğunu bizzat Hz. Peygamber söylemiştir.
Aslında Hz. Peygamber"in bu konuda söylediği söz, İslâm"ın şartlarının sayısıyla ilgili değildir; İslâm"ın beş temel esas üzerine bina edildiği gerçeğiyle ilgilidir. Temeller bu beş esastan oluşuyor demek, bu binanın katları hakkında herhangi bir fikir beyanı anlamına gelmez. Evet temel beştir; ancak katlar beşle sınırlı değildir.
İslâm"ın şartlarının kaç tane olduğu sorusunun cevaplandırılabileceği tek yer Kur"ân-ı Kerîm"dir. Kur"ân"da (bazı istisnaları olsa da) emir kalıbında yer alan bütün emirler İslâm"ın şartlarını oluşturur. Yukarıda naklettiğimiz beş temel de elbette Kur"ân"da yer almaktadır; ancak şartlar bunlarla sınırlı değildir. Bu itibarla şunu çok rahatlıkla söyleyebiliriz: Kur"ân"ın ilk emri olan OKUmak ("Alak 96/1), aynı zamanda bu dinin ilk şartını da oluşturmaktadır.
Okumak, insanı ilgilendiren her şeyi okumayı kapsamına alır. Yani buradaki okumaktan kasıt sadece Kur"ân"ı okumak değildir. Okunmaya konu olan ne varsa onları okumak da bu dinin, muhataplarından istekleri arasında yer almaktadır. Kâinatı okumak, zerreden kürreye ne varsa her şeyle ilgilenmek, mümkünse okunacak şeylerin sayısını arttırmada öncülük yapabilmek de bu dinin, inanırlarından istekleri arasında çok önemli, küçümsenemeyecek bir yer tutmaktadır.
Kur"ân, okumayı, müminin görevleri arasında ilk sıraya yerleştirmiş, bu sayede Müslümanlar neye, niçin inanacakları sorusunu sorarak inanmayı gerçekleştirecek insanlar olarak tanımlanmak istenmiştir.
Kur"ân, öncelikle inanılacak değerlerin bilinmesini istemektedir. İman eğer bilgiye dönüştürülebilirse ancak o zaman kalıcı olur ve çeşitli saldırılar karşısında ayakta durabilmeyi sağlar. Aksi taktirde inanılan şeylerin Kur"ân"a uygun olup olmadığı bilinemeyeceği gibi onlara inananlar da neye inandığını bilmeyenler durumuna düşebilir. Bu nedenle Dinimizin asıl kaynağını, yani Kur"ân"ı doğru anlamak ve imanımızı da iman gereği yapacağımız davranışları da doğru şekillendirebilmek için öncelikle Kur"ân"a yönelip onu doğru anlamanın bizler için vazgeçilmez bir önem taşıdığını bilmek ve onu anlamaya çalışmak durumundayız.
Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? (Zümer 39/9)ayetinin de, Ey Rabbim, benim ilmimi arttır (Tâhâ 20/114) âyetinin de, İlim, erkek ve kadın her müslümanın üzerine farzdır vb. pek çok hadis-i şerifin de anlatmak istediği husus işte bu çok önemli gerçektir.
Ne mutlu bu gerçeğin farkına varabilenlere!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.