"KAZ EKONOMİSİNİN GETİRDİKLERİ..!"
Türkiye'yi bugünlerde nasıl yöneteceğini şaşıran İktidar nerdeyse her konuda ülkemizi risk altına sokmaktadır. AB ve ABD nin sıcak para ve her türlü fon ve şirket evlilikleri, finansal destek, sendikasız taşaronvari ucuz işgücü ve pazar çerçevesinde yatırımlara çağrı ile özetlenebilecek ve zaten bağımlı olan ekonomimizin, üstüne üslük bir de güdümlü bir
hale getirilmesi büyük risk almak demektir. Bu durum da; Ülke ekonomisini ve yatırımları, kalkınmamızı ve ekonomimizi dış kaynaklı, sınırsız borç ve kredilere bağlanmasını belki halkımız anlamayacaktır. Hatta muhtaç ve yardımla geçinenlerimizin hızla çoğalıp arka sokaklara atıldığını bile hissetmeyecektir belki de, ta ki sıra bize gelene kadar... Daha da ötesi AKP siyasilerinin bol bol ürettiği projelere, bol bol dış borç ve kredi verenler daha da vereceklerdir, "alacaklı-haklı" pozisyonuna girmek için...
"Kaz gelen yerden tavuk esirgenmez" misali emperyalistler destek veriyorlar, Çünkü bizim rekabet gücümüz, ulusal kalkınma gücümüze dayanmıyor. Diğer gelişmiş ülkeler, ulusal(bağımsız) kalkınmasını çoktan tamamlamış, rekabet gücü yüksek seviyeye gelmiş ve sistemleri liberal kapitalizme dayandığı için de emperyalist sömürüyle geçiniyorlar. Örneğin yükselen borçlar karşısın da AKP nin hayır diyemeyeceği işlerin altına girmesi kaçınılmazdır. Nitekim son olaylar da gösteriyor ki; Libya' ile ilişkilerimiz iyiyken sonradan Libya'nın işgali için önce Fransa'ya sonra ABD ve Nato'ya çanak tutarak İzmir'de üs vermemiz.
Daha düne kadar can ciğer olunan komşumuz Suriye'nin düşman ilan edilmesi yine ABD nin arkasında olduğu Suriye silahlı teröristlerin, 70 bine yakın müslümanın ölmesine sebep olması ve AKP iktidarının bunlara her türlü desteğinin sürmesi ABD bağımlılığıdır.
Dahası Kürecik'teki radar üssünün yerleştirilmesi, İranla komşuluğun zedelenmesi, İsrail'le her türlü ilişkimizin devam etmesi fakat, arada "Van minüt küslüğü ve Mavi marmara" baskınında öldürülenler için özür krizi de Obama'nın araya girmesiyle aşılınca Suriye'ye saldırıda dayanışma içinde olunacağı anlaşılıyor. Irak merkezi yönetimin cezalandırdığı Haşimi'nin kaçarak Türkiye'ye sığınması ve iade edilmemesi, Kuzey Irak'ta kurulan "dünkü eşkiya" Barzani'nin sözde Kürdistanıyla yapılan gayriresmi anlaşmalar Irak'la da aramızı açmıştır. Almanya ve Hollanda'dan getirtilen askerleriyle birlikte topraklarımıza; komşularımıza karşı yerleştirilen Patriot füzeleri iktidarın AB ye ve ABD ye bağımlılığının eseridir.
Nerdeyse, ortadoğudaki olası bir savaşın pimi elinde olan Erdoğan İktidarı'nın geçtiğimiz hafta teröristbaşı Öcalan'la da, kendisine yardım ve yataklık yapan uzantılarıyla da terörün çözümü adı altında müzakereye girmesi ve edilen gizli taahhütlerin açıklanmaması Türk halkı'nı tedirgin etmiştir. Nevruz, ayrışmanın odağı haline gelmiş, tek taraflı kutlanmış Diyarbakır meydanı Apo posterleriyle donatılmış Kürt şövenistlerini sevindirmiştir. Türk halkını da üzüntüye boğmuştur. Sonuçta bu olumsuzlukların hepsi AB ve ABD nin AKP ye, alacak dayatmalarının ve Başkanlık hırslarının neticesidir..! Saygılarımla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.