Kırkbir yasinciler ve karya ashabı

Acaba Yasin Sûresinin kutsallığı veya fazileti neresindedir, dersiniz? Çok okunmasında; anlamını bilerek okunmasında mı? Yoksa ölüm döşeğindeki yakınımıza son nefesini vermesinden önce muhakkak, bir hocaefendinin gelerek, başı ucunda bir Yasin okuması için mi? Allah cc bu sûreyi, sevgili Habibi Muhammed Mustafa SAV aracılığıyla, sadece bu kadar için mi biz insanlara inzal buyurmuştur? Eğer ölecek insanın başucunda, Yâsîn Sûresi okunmazsa ölü yakınımızın cennete gitmesinde bir eksiklik mi olur?
Yâsîn Sûresi, kaç mübindir? Bir mübin eksik okunsa veya kaç mübine kadar okunursa ölüm döşeğindeki yakınımızı cennete göndeririz?
Ölümüz için, varisleri olarak 41 kerre Yasin okutmazsak ölü yakınımız cennete gitmez mi? Veya bu 41 Yâsîn"i ille de yüksek meblağlar ödeyerek mi ve mahallemizde, sesi güzel hafız efendilere mi okutmalıyız?
Acaba Yâsîn Sûresi, sadece ölülere okunmak için mi nazil olmuş? Hatta tüm Kur"an-ı Kerim, sadece ölülere okunmak ve şifa dağıtmak için mi inzal olmuş?
Bu kadar soruyu neden sıraladık acaba? Amacımız, halkımızın inancını sarsmak değildir. Kur"an-ı Kerimin ölülere hiçbir yararlılığı olmadığını da dillendirmek istemiyorum. Kur"an-ı Kerimin ölülere de elbet faydası var ve elbette mezarlıklarda da Kur"an okuma törenleri düzenleyeceğiz ve mezarın ne anlam ifade ettiğini küçük ve genç dimağlara yaşatacağız. Mezarlıklarımızı Kur"an nidalarıyla çınlatacağız. En güzel ve tatlı seslerle, avazımızın çıktığı kadar Kur"anı yücelteceğiz. Kur"an sesini ilerilere, ta ilerilere kadar ulaştıracağız. 21. yüzyılın da ilerisine taşıyacağız; ama öyle değil; Kur"an kültürünü mezarlıklara sıkıştırarak değil.
Bilindiği üzere bu sure-i şerifenin bereketi zahir ve fazileti apaçık ve meşhurdur:
Peygamberimiz SAV buyurdu:
“YASİN"i okuyunuz; onda on bereket vardır: Misafir okursa, yolculuğunda yardım edilir. Bekar okursa evlendirilir. Sıkıntılı ve kederli kimse okursa sıkıntı ve kederden kurtulur. Hapis okursa kurtulur. Aç okursa doyar. Korkan okursa korktuğundan emin olur. Hasta okursa iyileşir. Susuz okursa suya kanar. Bir şey kaybeden okursa kaybettiği şeyi bulur” Ramuz 79/4
“Kim geceleyin YASİN okursa affedilmiş olarak sabaha çıkar” Tirmizi
“YASİN"i her gece okuyan, şehid olarak ölür”…
Şimdi bu hadis rivayetlerinin sıhhat derecesi hiç önemli değil; ama görüldüğü gibi hepsi ölülerle ilgili veya dünya menfaati ağırlıklı…
Şu hadis-i şerife bir bakar mısınız: “TAHA ve YA SİN Sürelerini Allahü Teala Hz.Adem a.s yaratmadan bin yıl evvel okumuştur”
Allah cc Kur"an okur mu? Okuma eylemi Allah"ın cc Kelam sıfatına aykırı değil mi? Okuma işi tamamen mahlukların ve yaratılmışların işidir.
Resulullah efendimiz buyurmuşlardır ki: "Her şeyin bir kalbi vardır “Kur"an"ın da kalbi yasin sure-i şerifesidir."
Bu kalp, sadece yukarıdaki basit beklentiler için değildir. Bu kalp oluşu, dogmatik devlet anlayışını en iyi biçimde yıkması nedeniyledir.
Ben derim ki: Yâ Sîn Sûresinde Karye Ashabı vardır ve zûre-i celile tamamen Karye Ashabına ayrılmıştır.
Kimdir Karye Ashabı? Elbette “Mustafa Filmi” konusunda fırtınalar koparanlardır. Neden fırtınalar koparıyorlar? Çünkü yıllardır ilahlaştırdıkları bir insanı nasıl insanlaştırırlar diye. Salih Parlak
Karye Ashabı, devleti kuran siyasi irade sahibi kişileri ilahlaştıranlardır. Bir insan, vatan kurtarmışsa, kalbinde cihad aşkı olan Osmanlı insanıyla kurtarmıştır. İslam"ın ahlakını ve cihad anlayışını kendilerine rehber edinmiş ecdadın kanlarıyla kurtarmıştır. Şimdi o şanlı ecdadın Batılılaştırılan torunları hangi vatanı kurtaracaklar?!
Yâ Sîn Sûresinden sadece bir âyet-i kerime mealini ve tefsirini yaparak bugünkü yazımı bitirmek isterim:
“Kesinkes boyunlarında boyunduruklar ayarlamışız. O, ta çenelere kadar! Gözler sabit, dikbaşlıdırlar. Kafalarındakilere bir baraj, geçmiş-geleceklere de bir baraj koymuşuz; baygın odunlaşmış duruma getirdik. Artık onlar ne yaptığını bilmez durumdadır” Yâ Sîn Sûresi: 8-9.
Çenelere kadar gelmiş boyunduruklar, bir devletin vatandaşlarını sımsıkı saran ve herhangi bir yana bakmasını yasaklayan yasaklar toplamıdır. Sadece o devleti kuran siyasi irade sahibinin, ilalaştırılmış olarak çıkardığı yasaların çizmesi altında inleyeceksin. Sabahleyin işine giderken evinin kapısı eşiğinde onun resmi olacak, işyerine girerken her köşebaşında sadece onun resimleri olacak. Yalnız o resimlerin önünde eğileceksin. Yalnız onun adıyla yatacaksın ve yine onun adıyla uyanacaksın.
Geçmişinde barajlar; geleceğinde de barajlar; hatta yaşadığı günde de barajlar var. Bu barajlar varlıklarını tarih ve edebiyat kitaplarında hissettirirler: Asr-ı Saâdet günlerini andıran hiçbir not olmayacak; ne tarih kitaplarında ve ne de edebiyat kitaplarında… Barajlar konmuş. Tek ilahlaştırılan kişinin ve çevresindeki birkaç kişinin adını ezberleyeceksin. Onların melekleştirilmiş hayatlarını okuyacaksın.
İşte Karye Ashabı, böyle bir ülkenin vatandaşlarının toplamıdır. “Mustafa Filmi” bizlere bu barajları aralayacağa benzer. Yâ Sîn Sûresine bu gözle bakacaksınız; bu kafayla okuyacaksınız. İnşallah geniş tefsirini adlı web sitemizi ziyaret ederek anlayacaksınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Salih Parlak Arşivi
SON YAZILAR