Kısa Kısa-Kıza Kıza
Kısa Kısa-Kıza Kıza
-Önceden dindar gençliği önemsiyordum. 17 Aralıktan sonra kırılma yaşadım. Tılsım bozuldu. Anladım ki bize dindar gençlik lazım değil. Ahlâklı gençlik lazım. Din-dar insanlar da her türlü ahlaksızlığı yapabilir. Ahlâklı insan yapmaz. Dindar insan kendisiyle ve inancıyla çelişebilir. Ahlâklı insan çelişmez. Onun için tüm okulları imam hatibe çevirseniz de, cemaatsiz camiler inşaa etseniz de dindar gençlik nafile çaba. Sadece ibadet pratisyeni yetiştirirsiniz. Önce ahlâk sonra dindarlık.
***
-Elif gibi sevmek de nedir? Baydı artık. Okurlar, yazarlar tuturmuş bir elif gibi sevmek lafı ortalıkta dolaşıp duruyor. Oysa, elifte yükseklik ve kibir vardır. Hem dümdüz sevgi mi olur? Ama ‘be’ öyle mi? Ben, be (ب )gibi seviyorum. Be'de bir tevazu ve alçak gönüllülük vardır. Kollarını yana açmış kavuşacakmış gibidir, be gibi sevmek.
***
-Ben Müslümanların uyumasından yanayım! Ne zaman bir olay olsa, hemen Müslüman uyuma! Müslüman uyumayıp da ne yapacak? Uyumalı ki diğer Müslümanlara eza cefa vermesin. Uyku masumdur. İnsanlar ancak uyurken eşitlenirler. Uyanıklık tehlikelidir. İnsan uyurken başkalarına zarar veremez. Bırakın Müslümanlar uyusun!
***
-Hırsızlık ve yolsuzluk yapanların sonu, “Kurtuluş Savaşı’na karşı çıkan Ali Kemal’ler gibi yurtdışına kaçmak olacak” diyeceğim ama Ali Kemal’in torunu Boris gibi gider, Londra’ya Belediye Başkanı olur.
***
-Burada Samsun Büyük Cami vaizine seslenmek istiyorum: Hocam, sizin cemaat 60 yaş ve üzeri, ununu elemiş eleğini cami etrafındaki yüzlerce çay ocağından birine asmış, üstelik yaşını ve başını da almış yaşlı amcalardan oluşmaktadır. Diyeceğim o ki, vaazlarınızda çok bağırmayın. Bu saatten sonra bi’şi yapacak da değiller. Abdestlerini tutsunlar yeter. Site cami cemaati olsa tamam anlarım... Bilmem anlatabildim mi?
***
-Geçende, Samsun Ak Parti 5. olağan kongresi vardı. Temayül yoklamasına 21 kişi katıldı. 12 aday Ankara’ya çağrıldı. Bir kişi belirlendi. Ankara'dan atanan tek listeli, tek adaylı seçim için delege oy kullandı. Sofrada tek çeşit yemek olunca, mecburen herkes aynı yemeği yemek zorunda kaldı. Dolayısıyla sandalyeler havada uçuşmadı. Tam milli irade gerçekleşti!
-Rahmetli Oğuz Aral’ın Gırgır Dergisinde çizdiği Avanak Avni adlı çocuk tiplemesi vardı. Avni, hiç konuşmaz sadece “gıı! ..” derdi. Ne demek istediğini şıp diye anlardık. Ve çok da komikti. Okuyucular Oğuz Aral’a, Avni’yi konuştur artık, dediler. Ve Avni bir gün konuşmaya başladı ama ne konuşma döktürüyor bizim Avni. Şimdi bunu niye anlattım. Ben normalde uzun yazı yazma özürlüsüyüm. Yazamam. Herkesin bir tarzı var. Mesela Twitter 140 karakterle sınırlıyor cümleleri. Oysa Twitter yokken ben bu tarz yazıları yazıyordum. Öylesine Yazılar ve Biz Bıyıksızlar adlı kitaplarım bunun örnekleriyle dolu. Kısa sözlerim, bazen esprili olabiliyor gıı!.. gibi. En uzun yazım bunlar işte gördüğünüz gibi hiç de komik değil ve güldürmüyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.