Kolaylık mı , İş güzarlık mı...
KOLAYLIK MI, İŞ GÜZARLIK MI,
YOKSA EMEĞE HAKSIZLIK MI..!
Bu haftaki yazımı hem üzüntü,hem de kızgınlık içinde yazıyorum.
Ne gerek vardı intihal"e , yazabildiğin kadar yazsaydın,olmaz mıydı?
Gazetemizin köşe yazarlarından, intihal yapan hanımefendi kardeşime üzüldüm, yaptığına ise kızdım. Uzun zamandır tanıdığım, çocukluğunu bilecek kadar yakın olduğum bir ailenin kızıydı. Atakum" da ki işyerimin hemen arkasında oturuyorlardı. Çocuklukları yanımızda geçmişti. İşyerimi merkeze taşıdığımdan, uzun zamandır görüşemiyorduk. Gazete kanalıyla, çok sık olmasa bile, ara sıra bir araya gelerek görüşüyorduk. Eski dostla bir arada olmak güzeldi.
Niye böyledir bilmem ama bazen olduğumuz gibi görünmekten kaçar, çok daha farklı görünmek için uğraş veririz ve mutlaka da yanlışa düşeriz.
YANLIŞ YOLDA GÜÇLÜ ADIMLARLA YÜRÜMEKTENSE,
DOĞRU YOLDA SEKEREK YÜRÜMEK DAHA İYİDİR.
Augustinus
Bizler profesyonel bir yazar değiliz. Ama profesyonel anlayışa yakın yazmaya çalışırız. Buda iş ahlakımızdan kaynaklanır. Ama asla bir profesyonel değiliz. Daha doğrusu işimiz arasında yazarız. Profesyonellerin işi ise yazmaktır.
İşte bu noktada, köşe yazarı hanımefendiye kızıyorum. Köşe yazısının, mutlak bizim yazımız olması gerekmiyor ki. İnsanların duymadığı, görmediği ve ilginç olan olaylar köşeye taşınmalı ki, insanlar okusun öğrensin. Amaç insanları bilgilendirmek değil mi? Amaç okurun gazeteyi eline aldığı zaman bilgi sahibi olması değil midir? Bunun mutlak köşe yazarının imzasıyla yayınlanması gerekmiyor. Çok profesyonel yazarlar dahi, zaman zaman başka yayın organlarında çıkan yazıları köşesine taşımaktadır. Bu ne ayıp, nede suçtur .Suç ve ayıp olan, o yazıya emek veren insanın adını kullanmamaktır. Yani kaynağı belirtmemektir.
Ben, gazetemiz DENGE" nin kuruluşunda beri,deneme basımları dahil, köşeye yazı yazan bir arkadaşınızım. Zaman zaman teknik, bazen yorum ve gün geldi ilginç bulduğum taşıma yazılara, köşemde yer verdim. Mutlak ama mutlak kaynağımı yazının sonuna yazdım. Doğru olanda buydu. Yoksa ben Amerika"yı yeniden keşfetmiyordum. Okurlar da, bak yazıyı başka yerden almış demiyor. Heyecanla, seve seve okuyup, bana da telefonda teşekkür ediyorlar.
Çok güzel yazılar yazabilen, sayın köşe yazarı arkadaşın, bu hataya nasıl düştüğünü anlamış değilim. Olduğu gibi gözükmemek mi, yoksa bilmeden hataya düşmek mi. Ümit ediyorum ki ikinci nedendir.
Okurlar bizi, olduğumuz gibi kabul etmiştir diye düşünüyorum. Onlara hizmet verebilmek uğruna, elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Bazen yazılarımın altına düşülen yorumlardaki gibi DEVAM..!
Her şey gönlünüzce olsun.
SEVGİLERİMLE.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.