KURŞUNLAR KİME SIKILDI?
Bu toprakların, bu medeniyetin ezeli düşmanları, aslında karanlık olmayan güç odakları, huzurumuzu bozmak, moralimizi bozmak, buna bağlı olarak moral değerlerimizi bozmak için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Aslında bu kurşunlar hepimize sıkıldı. Değerlerimize sıkıldı, huzurumuza sıkıldı, geleceğimize sıkıldı. Toplumun bilincine sıkıldı. Ne zaman toplumsal bir olay olsa, o zaman karanlık mahfiller devrede demektir. Bunun sonucunda ülkeyi hüzün kaplıyor, mutlaktır ki düşman seviniyor, işte o zaman umut korkuya yenilmiş oluyor.
Olaylar karşısında düşmanın sevincini kursağında bırakacak bir karşı hamle yapmak gerekir. O da ülkedeki en solundan en sağına kadar, en Müslümanına kadar tüm kesimlerin bir ve beraberce dört başı mamur bir eylem yapmasıdır. Terörün karşısında yekvücut olduğunu haykırıp terörün planlayıcısı ve finansçısı olan batılı ülkelere kuvvetli bir mesaj vermek ve safları sıkılaştırmaktır.
Ve fakat bu ülkede olaylar olup acılar, felaketler üst üste bindiğinde bir kısım insanlar seviniyor, bir kısım insan da yüreklerini doldururcasına üzülüyorsa, gözyaşı döküyorsa demek ki içimiz hala temiz değil. Her halk bir takım sorunları yaşar, bazen çok zor acıları tatmak zorunda kalabilir. Dışarıdan kuşatmalara ilaveten içerden de destekçileri çıkabilir. İstiklal savaşında, Çanakkale savaşında, dünya savaşlarında, binlerce yıldan beri bu toprakları işgal edip elimizden almak isteyen müstevliler, hala bu isteklerinden vazgeçmiş değiller. Emellerini hep taze olarak koruyan emperyalistler, her geçen gün yeni metotlar, yeni yollar deniyorlar. Ülke olarak biz de bu gerçekler karşısında eli kolu bağlı oturursak kendimize ihanet etmiş oluruz. Artık eskisi gibi mertçe yapılan meydan savaşları yok. Gelişen teknoloji ile bitlikte oyun ve hilenin, kalleşliğin de çeşidi artmış bulunmaktadır.
Ülkenin bir yangın çıkmışken birileri elini ovuşturup duruyor, zevkten dört köşe oluyor. Yılgınlığa ve umutsuzluğa kapılmadan, terörizmin hayatımızı, canlarımızı öldürmeye yönelik darbeleri karşısında, bu zor dönemi atlatacağımıza ilişkin inancımızı hep taze tutmak, sabrımızı çoğaltmak, umudumuzu acılarımızın üzerine damıtmak ve cesaretimizi ay gibi parlatmak zorundayız. Nereden gelirse gelsin, nasıl bilinirse bilinsin, nedeni ne olursa olsun, hangi psikolojik ya da sosyolojik altyapıya dayanırsa dayansın, hiçbir şekilde haksız yere insan öldürmeyi, insan öldüren anlayışı masum göremeyiz. Terörü, kaosu masum gösteremeyiz. Korkuyu ve karanlığı sevemeyiz. Her türlü sorunumuzun bitmesi, en aza inmesi için toplumun iç dinamiklerine dönmesi gerekir. Kendi içine doğru evirilmesi gerekir. Teröre karşı hepimiz yekvücut olup aynı hissiyatı duymalı, ayı tepkiyi ortaya koymalıyız. Muhakkak ki toplumlar da insan gibidir. Sıkılan kurşunlar bir tarafımıza değmiş olsa da aslında bütün bedenimiz zarar görmüştür. Demek ki sıkılan kurşunlar sadece bir mekâna, bir bedene değil hepimize sıkılmıştır. Vurulan kim olursa olsun, hangi mekân olursa olsun, aslında hepimiz vurulduk. Hedef bir kişinin değil tüm toplumun geleceğiydi.
Toplumda herkesin yaşama hakkı vardır. Yaşam tarzı ve inancı, fikri ve zikri, meşrebi ve mezhebi, ırkı ve rızkı, şehri ve rengi ne olursa olsun yaşamak herkesin hakkıdır. Hiç kimse, hiçbir gerekçeyle, hiçbir yetkiyle bu hakkı elinden alma hakkına sahip değildir. Bir toplumda en büyük gelenek insanların birbirlerine saygı duymasıdır. Tanımasa da insanlara hürmet etmesidir. Hoşuna gitmiyor diye bir insanı öldürmek kendini öldürmektir. Kendi ailesine, kendi ülkesine ihanet etmektir…
Allah’ın bir ayeti olan insanların fiziki yapıları farklı olduğu gibi fikir yapıları da farklı olabilir. Başkasına zarar vermemek, başkasının özgürlüğünü kısıtlamamak şartı ile herkes fikir ve düşüncesinde, yaşantısında hürdür. Hür olarak yaratılmıştır. Bu farklılığından dolayı kimse kimseyi bombalayamaz ve ortadan kaldıramaz. Herkes böyle bir şey yapma hakkını kendinde bulursa dünyayı zindana çevirmiş olur.
Terörün ve ayrılığın panzehiri bir ve beraber olmaktır. Bunun çaresi medeni cesaret sahibi olmak ve ferasetle hareket etmektir. Toprağa düşen canlarla birlikte yüreklerimiz delik deşik edilmiş olsa da terör karşısında asla yenik düşüp psikolojimizi ve serinkanlı duruşumuzu muhafaza etmek zorundayız. Sıkılan mermiler, patlatılan bombalar hepimizi hedef alsa da asla metanet ve sabrımızdan taviz vermemek gerekir. İçimizdeki beyinsizler yüzünden, hatalarımızdan, günahlarımızdan dolayı bizi helak etme ey Allah’ım. ‘‘İçimizden birtakım beyinsizlerin işlediği (günah) yüzünden hepimizi helâk edecek misin? Bu iş, senin imtihanından başka bir şey değildir. Onunla dilediğini saptırırsın, dilediğini de doğru yola iletirsin. Sen bizim sahibimizsin, bizi bağışla ve bize acı! Sen bağışlayanların en iyisisin’’(Araf Süresi-155)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.